2 Ağustos 2008 Cumartesi

YALE Üniversitesi, mezuniyet töreni

İnternette birçok sitede ve forumda olan bir yazıyı ben de bloguma eklemek istedim...

YALE Üniversitesi, mezuniyet töreni

Amerikan üniversitelerinin güzel bir gelenegi vardir:
Her üniversite, kendi alaninda çok sivrilmis ama
mutlaka akademik hayattan gelmesi de gerekmeyen önemli
bir ismi, mezuniyet konusmasi yapmak ve yeni mezunlara
ögütler vermek üzere her yil davet eder.

Bu yil, ünlü YALE Üniversitesi, mezuniyet töreninde
konusma yapmak üzere ORACLE bilgisayar sirketinin
kurucusu ve genel müdürü Larry Ellison´i davet eder.
Ancak Ellison´in yaptigi su konusma herkesi sok eder:

Yale Üniversitesi mezunlari, daha önce böyle bir giris
görmediginizi tahmin ediyorum ama benim için bir sey
yapmanizi istiyorum. Lütfen, etrafiniza iyice bakin.
Solunuzdaki sinif arkadasiniza, sonra da saginizdaki
sinif arkadasiniza bir bakin.

Ve simdi sunu akliniza koyun: Bundan bes yil sonra, on
yil sonra, hatta otuz yil sonra, solunuzdaki kisi
hiçbir seyi basaramamis olacak. Saginizdaki kisi de
aslinda hiçbir sey basaramamis olacak.. Ve siz,
ortadaki? Ne bekliyorsunuz? Siz de basaramayacaksiniz.


BASARAMAYACAKSINIZ !

Aslinda bugün söyle bir etrafima baktigimda parlak bir
gelecek için yüzlerce umut isigi GÖREMIYORUM. Yüzlerce
degisik endüstride liderligi ele alacak kisiler de
göremiyorum. Görebildigim tek sey, gelecegi
basarisizliktan baska bir sey olmayacak yüzlerce
insan. O kadar. Sinirlendiniz. Bu anlasilabilir bir
sey.

Ben, Lawrence (Larry) Ellison, üniversite terk, kim
oluyorum ve bu yetkiyi nerden aliyorum ki, ülkenin en
prestijli yüksekögrenim kurumunun bu yilki mezunlarina
böyle seyler söyleyebiliyorum?

Bu yetkiyi nereden aldigimi söyleyeyim:

Çünkü ben, Lawrence (Larry) Ellison, üniversite terk
ve dünyanin en zengin ikinci adamiyim. Siz degilsiniz.


Çünkü Bill Gates, o da üniversite terk ve dünyanin
-simdilik- en zengin adami. Siz degilsiniz.

Çünkü Paul Allan, o da üniversite terk ve dünyanin en
zengin üçüncü adami. Siz degilsiniz.

Baska örnekler de var. Mesela Michael Dell, o listede
9 numara ve
yukari dogru hizla tirmaniyor, o da üniversite terk.
Ve siz o listede hâlâ yoksunuz. Himmm...Simdi çok
kizdiniz. Bu da anlasilabilir.
O halde biraz da gururunuzu oksamama izin verin.

Pek çogunuz burada dört ya da bes yil egitim gördünüz.
Geleceginize yönelik oldukça iyi bir egitim aldiniz,
bilmeniz gereken pek çok seyi ögrendiniz. Iyi çalisma
aliskanliklari edindiniz. Burada, hayatinizin geri
kalan kisminda size yardimci olacak bir sürü insan
tanidiniz, onlarla baglanti kurdunuz.

Ve hayatiniz boyunca yaninizdan ayrilmayacak bir
kavramla güçlü bir iliskiniz oldu burada: TERAPI.

Bunlarin hepsi güzel seyler. Gerçekten, kurdugunuz
arkadaslik baglarina ihtiyaciniz olacak. Bu çalisma
aliskanligina ve ´terapi´ye de ihtiyaç duyacaksiniz
hayat boyu. Ihtiyaciniz olacak, çünkü üniversiteyi
terk etmediniz. Dolayisiyla, asla dünyanin en zengin
insanlari arasina katilamayacaksiniz.

Elbette, belki de listeye 10 ya da 11. siradan,
Microsoft yöneticisi Steve Ballmer gibi,
girebilirsiniz. Ama herhalde onun kimin için
çalistigini söylememe gerek yok, degil mi? Sadece
kayda geçsin diye söylüyorum, o da zaten masterdan
terk. Biraz geç kalmis anlayacaginiz.

Son olarak, herhalde bazilariniz, ya da umarim bu
konusmadan sonra çogunuz, kendi kendinize
soruyorsunuz: ´Yapabilecegim bir sey var mi?
Bir umut var mi?´

Maalesef hayir. Geç kaldiniz. Beyninize çok sey
dolduruldu, siz onlara bakip birseyler bildiginizi
saniyorsunuz. Artik 19 yasinda degilsiniz. Eveeet,
simdi gerçekten çok kizdiniz. Bunu
anlayabiliyorum.Belki de su an, size bir umut isigi
vermenin, bir çikis yolu göstermenin tam zamanidir.

Hayir, 2000 mezunlari size degil. Siz kaybettiniz.
Sizi, yilda 200 bin dolarlik komik maas çeklerinizle
bas basa birakiyorum. Üstelik o maas çekinin üstünde
sizden birkaç yil önce okulu terk etmis birinin imzasi
olacagini söyleyerek.

Ögütlerim size degil daha alt sinifta okuyanlara.

Size söylüyorum: Hemen ayrilin. Bir kez daha
vurgulamak istiyorum: AYRILIN. Hemen toplayin
esyalarinizi ve fikirlerinizi ve bir daha da geri
dönmeyin. Terk edin! Her seye yeniden baslayin.

Size söyleyebilecegim tek sey, o basinizdaki kepler ve
üstünüzdeki kiyafetin sizi aynen su güvenlik
görevlilerinin beni kürsüden asagi çektigi gibi asagi
çektigi...



29 Temmuz 2008 Salı

METALLICA - NOTHING ELSE MATTERS

METALLICA - NOTHING ELSE MATTERS
hushhush112 tarafından gönderilen video


"Nothing Else Matters" is a song by heavy metal band Metallica. It was first released in 1991 on the self-titled Black Album. Many long-standing Metallica fans, who were used to the harsh lyrical nature of the first three Metallica ballads, did not appreciate the inclusion of a love song. It was one of the principal songs fans pointed to when accusing the band of "selling out." Regardless, the song is now very popular among Metallica fans and hit #11 on the Mainstream Rock Tracks Charts in 1992. It is still played frequently on the radio.

Singer and rhythm guitarist James Hetfield initially wrote it to a former girlfriend, but now he cannot remember why; some say it meant that "no matter how far" he was (since Metallica spent most of their time on tours), he was still "so close" with the heart. He considered it a very personal song and was not going to publish it, but once lead guitarist Kirk Hammett heard it he wanted it on the Black Album. Now Metallica consider it a song dedicated to all their fans. It has become a staple of their live performances.

Its intro is an E minor arpeggio beginning with the open E, G, B and high E strings. It was first rumoured, and then confirmed[citation needed] by Hetfield on Classic Albums: The Black Album DVD, that he started composing it while he was on the phone with his girlfriend and only had one free hand. Also on the Classic Albums DVD, Hetfield admits that at that time in his career, girlfriends came and went and were a regular happening on the road.

This arpeggio is considered very simple to play, and as such many Metallica fans learn this song when they are first beginning to play guitar. However, the beginning of the song does sound like two guitars playing, so the easiest 'one' is easy, but in reality Hetfield plays one guitar and makes it sound like two (rhythm and lead), so played properly it is not that easy.

28 Temmuz 2008 Pazartesi

İşletim sistemlerinin kısa tarihçesi

Bu Pardus ne? Linux denen şey ne? Bu bir program mı? Msn gibi Bir şey mi? Windows'a kuruluyor mu? Ne işe yarıyor? Niye kullanayım? Aman Windows varken kim bakar buna? Kısa pardüso'ya Pardus mu deniyor?

İlginç degil mi sorular? Bu makalede tek tek yanıtlamaya çalışacağız...



Pardus nedir: Pardus aslında Anadolu'da bir zamanlar yaşamış , "Anadolu arslanı" olarak bilinen bir vahşi yırtıcı kedi türü. Şimdilerde ise bizim ulusal işletim sistemimizin adı...

Peki işletim sistemi ne? Güzel soru... Bilgisayarımızda klavye, mouse, monitor, cd , çalışan programlar vs kısacası bilgisayarınızdaki herşeyi yöneten sistem. Ana yazılım. En popüler olanı Microsoft Windows.

İşletim sistemlerinin kısa tarihçesi? Aslında çok eskilere gitmeyeceğiz. Ortalardan başlamak gerekirse... 1960'lı yılların sonunda, Bell şirketinin efsanevi AT&T laboratuarlarında 3 kişi (Kenneth Thompson , Dennis Ritchie, Brian Kernighan ve yardımcı Douglas McIlroy), o zamanların bilgisayarları çok büyük ve hantal olmasından dolayı, ve büyük bilgisayarların genelde hükümetlerin bünyesinde olduğundan, yazılan bir program, punch kart denen, eskiden teleks olarak bildiğimiz delikli kartlara, özel bir daktilo ile kağıda delikler açarak yazılan programları, götürüp bu büyük makinelere takıp, çalıştırıp, çıktılarını alıyorlarmış. Fakat randevu ile çalışan bu mekanizmadan bıkan bu 3 kafadar (bizce en önemlisi Dennis Ritchi'dir, kendisi C programlama dilinin yaratıcısıdır, hemen hemen tüm işletim sistemleri bu dilde yazılmıştır), bu durumdan fena halde sıkılmış, oturup yeni bir işletim sistemi ve iletişim protokolü geliştirmeye karar vermişler.

Bir tanesi TCP/IP yani günümüzdeki internet protokolünü, diğeri ise "programı burada yazalım, uzaktaki bilgisayarda çalıştıralım, sonuçları burada görelim" maksatlı bir işletim sistemi yazmaya karar vermiş. Dennis Ritchi de bunları uygulamak için bir programlama dili yazmış. Bu dil C dili olarak bilinen, (düşük seviyeli bir programlama dilidir, düşük seviyeli derken zayıf bir dil anlaşılmasın, bilgisayarların toplama çıkartmayı bile bilmediği-yapamadığı bir dönemde, her şeyin 1 ve 0 lar şeklinde anlaşıldığı makinelere, insanların kolay program yazması için geliştirilmiş, hızlı ve etkili bir dildir, sıkı kuralları olan, neredeyse makine diline en yakın, süper bir dildir, bizde de üstadı Kaan Arslan'dır, kendisi C ve sistem programcıları derneğinin kurucularındandır) ve günümüzdeki tüm işletim sistemlerinin anası sayılan programlama dilini geliştirmiş. Oturmuş bu arkadaşlar, adına UNIX dedikleri bir işletim sistemi, 1 programlama dili ve bir iletişim protokolü geliştirmişler. Sistem tutmuş, 1969 sonlarında DARPA (İleri Askeri Savunma Araştırmaları Kurumu) bunu beğenip kullanmaya başlamış, daha sonra bu sisteme üniversiteler, özel kurumlar ve daha sonra da Avrupa'daki üniversiteler ve en nihayetinde de normal insanlar kullanmaya başlamış.

Bu sisteme daha sonra Usenet sonra da internet adı verilmiş. UNIX (ticari adı UNIX SYSTEM IV) o kadar popüler bir hale gelmiş ki, çok iyi paralar kazanmışlar, başka firmalar bunun benzeri ve taklitlerini üretmeye başlamış, IBM çıkmış aix, Sun çıkmış Solaris, HP çıkmış Hpix , Santa Kruz firması çıkmış SCO UNIX çıkarmış ve bir süre sonra dünyada bir UNIX çılgınlığı başlamış.

70'lerin sonlarında ise, bir delikanlı çıkıp Minitel isminde minik bir işletim sistemi çıkarmış, daha sonra Finlandiya Üniversitesi'nden Linus Torvalds adında bir öğrenci, Minitel tabanlı, UNIX uyumlu, tamamıyla bedava bir işletim sistemi yazmaya başladığını duyurmuş. Tabi o dönemlerde Apple ve Microsoft da kendi sistemlerini yazıyormuş. Apple ve Microsoft'un o yıllardaki sistemleri bilindiği üzere, siyah pencerede, bip bip yapmaktan öteye gitmeyen "DOS" tabanlı sistemlermiş (Amiga'ya saygı: O yıllarda bile 16bit ses ve 4.096 renk veriyordu).

Daha sonra bir hanımefendi, Xerox'a adına fare dediği bir cihaz ile çalışan, dünyanın ilk grafik arayüzlü sistemini götürmüş , fakat maalesef, yöneticiler "adına fare dediğiniz bir aletle Xerox bilgisayarlarının yönetileceğini mi söylüyorsunuz?" diyerek, dalga geçmişler.

Apple bu sistemin üzerine atlamış, ortaya Macintosh, sonra da Microsoft'tun Windows 1.0 , Windows 2.0, Windows 3.1 vs. derken, olay büyümüş... (ayrıntıları merak edenler "Silikon Vadisi Korsanları" filmini mutlaka bulup seyretsin, çok eğlenceli ve tüm bu gelişmeleri film olarak anlatan, Microsoft ve Apple'ın kuruluş maceralarının filmi).

Hatta Bill Gates ve Steve Jobs'un arasında şöyle bir dialog geçmiş:

Steve: Bill sen bizden aldın, oysa biz sana güvenmiştik.
Bill: "yoo sen Xerox tan aldın, biz senden esinlendik"

Dipnot: Büyük bir ressam, Picasso ya da başka biri şöyle demişti "amatörler yaratır, ustalar alır, büyük ustalar esinlenir...

Bir de şöyle bir diyalog daha geçtiği iddia edilir:

Steve: Bizim sistemimiz seninkinden daha iyi.
Bill: Anneme bir bilgisayar alacak olsam bu kesinlikle Apple olurdu, ama burada iyi olmak önemli değil, benimki yüzlerce marka bilgisayar ile çalışıyor

Bu arada sessiz sessiz ilerleyen Linus Torvalds ve gönüllü yandaşları, adına Linux dedikleri bir işletim sistemi çıkarmışlar. Sistem son derece tutarlı ve kuvvetli, tüm kodları açık olduğundan, zeki ve üstün yetenekli para kaygısı olmayan insanların desteği ile güçlenmiş, üniversitelerin de kabul etmesi ile ortaya Microsoft'a rakip, çok güzel bir sistem çıkmış.

Herkes kendine göre değişiklikler yaparak, kendilerine göre isimler vermiş, Slackware, Redhat, BSD derken Alman hükümeti adına Suse demiş, herkes bir Linux dağıtımı çıkarmış. Hatta Crusoe isimli bir mikro işlemcinin çekirdeğini Linux yönetiyor. Bazı cep telefonlarında da Linux kullanılıyor (mesela Motorola'nın bazı modelleri). Apple'ın Mac OS X işletim sistemi de bir UNIX türevidir. Ve hatta Pocket PC, Windows CE tabanlı cep telefonlarına bile özel bir Linux kurulabilir.

pda2k ve o2 XDA2 serisine, merak edenler için, dünyadaki çoğu Windows tabanlı cep telefonlarının anakartını HTC isimli firma üretiyor, HP bile bu firmaya ürettirdi bazı modelleri, ve HTC'nin telefonlarına Linux kurulabiliyor; adı da Xanadux.

Xanadu, bilenler bilir, çizgi roman kahramanı sihirbazlar kralı Mandrake'nin evinin adı, http://www.advogato.org/article/866.html adresinde bu tür cihazlara nasıl Linux kurulacağı anlatılıyor. Ya da http://www.xda-developers.com adresi ziyaret edilebilir, çok sayıda makaleye ulaşılabilir.

Yıllar evvel, 1 floppy diske sığacak boyutta Linux işletim sistemi bile kullanıldı, içinde internet tarayıcısı, Excel benzeri tablolama, otomatik modem algılama olan, 1024x768 çözünürlükte fare kullanılan bir sistemdi, hem de (adı da QNX), 15 MB ve 50 MB'lık boyutlarında da Linux'lar var, hatta hiç kurmadan direkt CD'den çalışan Linux sürümleri de mevcut. Flash belleklere kurulanları saymıyoruz bile. Bazı ADSL modemlerin içinde de Linux var. Yani aklınıza gelebilecek her yerde her çeşit Linux görmeniz mümkün.

Bu arada Linux da temelde C dilinde yazılmıştır, hemen hemen her tür işlemci mimarisinde çalışabilir, bazı programlar hazır derlenmiş (compile edilmiş) olarak hemen kullanılabilirken, bazı programların kaynak kodlarını alıp, istediğiniz Linux üzerinde derleyebilirsiniz ve çalıştırabilirsiniz.

Özellikle server uygulamaları, mesela Web Server olarak dünyanın en güvenilir sunucusu Apache, dünyanın en sağlam mail sunucusu qmail, bedava ve sağlam veritabanı mysql, java servlet sunucusu tomcat, dünyanın en iyi ve gelişmiş proxy sunucusu squid hep Linux'lar için tasarlanmıştır. Gerçi bunların Windows versiyonları daha sonra derlenip, çalıştırılmış ve kullanılmaktadır. Hatta bunların Windows ortamında yazılmış taklitleri de var ama hiçbir zaman Linux'lar üstünde alınan performansı yakalayamadılar.

Bir zaman sonra, 2002 yılında İsrail'li 1-2 güvenlik uzmanı, Microsoft Windows'un kodlarında, Amerikan ulusal güvenlik kurumunun "NSA", her Windows'a girmek için 3 (üç) arka kapı açtırttığını duyurunca kıyamet kopmuş (bu güvenlik açığı hem bir Windows'a girebildiği gibi, hemde cyrptoApi ile şifrelenmiş dosyaları rahatlıkla açmayı sağlıyor).

Microsoft önceleri yalanlasa da, daha sonra itiraf etmiş, bazı ülkeler, Microsoft ürünleri kullanmak için Windows ve diğer programların kaynak kodlarını talep etmişler, başta Çin olmak üzere, Rusya, Almanya ve bir çok ülke, devlet kurumlarından Windows'ları kaldırmaya, yerine ulusal işletim sistemleri kullanmaya karar vermişler.

Bizim Pardus da işte bu ulusal işletim sistemlerinden biridir. Temeli Linux olan, dünya üzerinde yüz milyonlarca kullanıcısı bulunan, eskiden sadece uzmanların kurup kullanabildiği bu sistem artık Windows kadar kolay kurulan ve kolay kullanılan bir sistem haline gelmiş bulunuyor.

En önemli tarafı, ücretsiz, kendi dilimizde, kolay kurulumlu, bilgisayarımızda takılı tüm donanımları hemen hemen hepsini otomatik algılayarak kuran bir sistem.

Tübitak bünyesindeki çok yetenekli arkadaşlarımız toplanıp, Pardus'u oluşturdular ve belirli dönemlerde güncel programları da ekleyerek, ortalama 3-4 ayda bir tüm güncellemeler dahil paketler çıkarttılar. 2007.1 , 2007.2 gibi sürümleri çıktıktan sonra, 2008.1 sürümü geçtiğimiz günlerde duyuruldu.

NTVMSNBC Teknoloji Haberleri

Vikipedi'de Arama Yapın!!!

Powered By Blogger

Biraz da Müzik!!!

Hava Durumu

Fenerbahçe Haberler