2 Ağustos 2008 Cumartesi

YALE Üniversitesi, mezuniyet töreni

İnternette birçok sitede ve forumda olan bir yazıyı ben de bloguma eklemek istedim...

YALE Üniversitesi, mezuniyet töreni

Amerikan üniversitelerinin güzel bir gelenegi vardir:
Her üniversite, kendi alaninda çok sivrilmis ama
mutlaka akademik hayattan gelmesi de gerekmeyen önemli
bir ismi, mezuniyet konusmasi yapmak ve yeni mezunlara
ögütler vermek üzere her yil davet eder.

Bu yil, ünlü YALE Üniversitesi, mezuniyet töreninde
konusma yapmak üzere ORACLE bilgisayar sirketinin
kurucusu ve genel müdürü Larry Ellison´i davet eder.
Ancak Ellison´in yaptigi su konusma herkesi sok eder:

Yale Üniversitesi mezunlari, daha önce böyle bir giris
görmediginizi tahmin ediyorum ama benim için bir sey
yapmanizi istiyorum. Lütfen, etrafiniza iyice bakin.
Solunuzdaki sinif arkadasiniza, sonra da saginizdaki
sinif arkadasiniza bir bakin.

Ve simdi sunu akliniza koyun: Bundan bes yil sonra, on
yil sonra, hatta otuz yil sonra, solunuzdaki kisi
hiçbir seyi basaramamis olacak. Saginizdaki kisi de
aslinda hiçbir sey basaramamis olacak.. Ve siz,
ortadaki? Ne bekliyorsunuz? Siz de basaramayacaksiniz.


BASARAMAYACAKSINIZ !

Aslinda bugün söyle bir etrafima baktigimda parlak bir
gelecek için yüzlerce umut isigi GÖREMIYORUM. Yüzlerce
degisik endüstride liderligi ele alacak kisiler de
göremiyorum. Görebildigim tek sey, gelecegi
basarisizliktan baska bir sey olmayacak yüzlerce
insan. O kadar. Sinirlendiniz. Bu anlasilabilir bir
sey.

Ben, Lawrence (Larry) Ellison, üniversite terk, kim
oluyorum ve bu yetkiyi nerden aliyorum ki, ülkenin en
prestijli yüksekögrenim kurumunun bu yilki mezunlarina
böyle seyler söyleyebiliyorum?

Bu yetkiyi nereden aldigimi söyleyeyim:

Çünkü ben, Lawrence (Larry) Ellison, üniversite terk
ve dünyanin en zengin ikinci adamiyim. Siz degilsiniz.


Çünkü Bill Gates, o da üniversite terk ve dünyanin
-simdilik- en zengin adami. Siz degilsiniz.

Çünkü Paul Allan, o da üniversite terk ve dünyanin en
zengin üçüncü adami. Siz degilsiniz.

Baska örnekler de var. Mesela Michael Dell, o listede
9 numara ve
yukari dogru hizla tirmaniyor, o da üniversite terk.
Ve siz o listede hâlâ yoksunuz. Himmm...Simdi çok
kizdiniz. Bu da anlasilabilir.
O halde biraz da gururunuzu oksamama izin verin.

Pek çogunuz burada dört ya da bes yil egitim gördünüz.
Geleceginize yönelik oldukça iyi bir egitim aldiniz,
bilmeniz gereken pek çok seyi ögrendiniz. Iyi çalisma
aliskanliklari edindiniz. Burada, hayatinizin geri
kalan kisminda size yardimci olacak bir sürü insan
tanidiniz, onlarla baglanti kurdunuz.

Ve hayatiniz boyunca yaninizdan ayrilmayacak bir
kavramla güçlü bir iliskiniz oldu burada: TERAPI.

Bunlarin hepsi güzel seyler. Gerçekten, kurdugunuz
arkadaslik baglarina ihtiyaciniz olacak. Bu çalisma
aliskanligina ve ´terapi´ye de ihtiyaç duyacaksiniz
hayat boyu. Ihtiyaciniz olacak, çünkü üniversiteyi
terk etmediniz. Dolayisiyla, asla dünyanin en zengin
insanlari arasina katilamayacaksiniz.

Elbette, belki de listeye 10 ya da 11. siradan,
Microsoft yöneticisi Steve Ballmer gibi,
girebilirsiniz. Ama herhalde onun kimin için
çalistigini söylememe gerek yok, degil mi? Sadece
kayda geçsin diye söylüyorum, o da zaten masterdan
terk. Biraz geç kalmis anlayacaginiz.

Son olarak, herhalde bazilariniz, ya da umarim bu
konusmadan sonra çogunuz, kendi kendinize
soruyorsunuz: ´Yapabilecegim bir sey var mi?
Bir umut var mi?´

Maalesef hayir. Geç kaldiniz. Beyninize çok sey
dolduruldu, siz onlara bakip birseyler bildiginizi
saniyorsunuz. Artik 19 yasinda degilsiniz. Eveeet,
simdi gerçekten çok kizdiniz. Bunu
anlayabiliyorum.Belki de su an, size bir umut isigi
vermenin, bir çikis yolu göstermenin tam zamanidir.

Hayir, 2000 mezunlari size degil. Siz kaybettiniz.
Sizi, yilda 200 bin dolarlik komik maas çeklerinizle
bas basa birakiyorum. Üstelik o maas çekinin üstünde
sizden birkaç yil önce okulu terk etmis birinin imzasi
olacagini söyleyerek.

Ögütlerim size degil daha alt sinifta okuyanlara.

Size söylüyorum: Hemen ayrilin. Bir kez daha
vurgulamak istiyorum: AYRILIN. Hemen toplayin
esyalarinizi ve fikirlerinizi ve bir daha da geri
dönmeyin. Terk edin! Her seye yeniden baslayin.

Size söyleyebilecegim tek sey, o basinizdaki kepler ve
üstünüzdeki kiyafetin sizi aynen su güvenlik
görevlilerinin beni kürsüden asagi çektigi gibi asagi
çektigi...



29 Temmuz 2008 Salı

METALLICA - NOTHING ELSE MATTERS

METALLICA - NOTHING ELSE MATTERS
hushhush112 tarafından gönderilen video


"Nothing Else Matters" is a song by heavy metal band Metallica. It was first released in 1991 on the self-titled Black Album. Many long-standing Metallica fans, who were used to the harsh lyrical nature of the first three Metallica ballads, did not appreciate the inclusion of a love song. It was one of the principal songs fans pointed to when accusing the band of "selling out." Regardless, the song is now very popular among Metallica fans and hit #11 on the Mainstream Rock Tracks Charts in 1992. It is still played frequently on the radio.

Singer and rhythm guitarist James Hetfield initially wrote it to a former girlfriend, but now he cannot remember why; some say it meant that "no matter how far" he was (since Metallica spent most of their time on tours), he was still "so close" with the heart. He considered it a very personal song and was not going to publish it, but once lead guitarist Kirk Hammett heard it he wanted it on the Black Album. Now Metallica consider it a song dedicated to all their fans. It has become a staple of their live performances.

Its intro is an E minor arpeggio beginning with the open E, G, B and high E strings. It was first rumoured, and then confirmed[citation needed] by Hetfield on Classic Albums: The Black Album DVD, that he started composing it while he was on the phone with his girlfriend and only had one free hand. Also on the Classic Albums DVD, Hetfield admits that at that time in his career, girlfriends came and went and were a regular happening on the road.

This arpeggio is considered very simple to play, and as such many Metallica fans learn this song when they are first beginning to play guitar. However, the beginning of the song does sound like two guitars playing, so the easiest 'one' is easy, but in reality Hetfield plays one guitar and makes it sound like two (rhythm and lead), so played properly it is not that easy.

28 Temmuz 2008 Pazartesi

İşletim sistemlerinin kısa tarihçesi

Bu Pardus ne? Linux denen şey ne? Bu bir program mı? Msn gibi Bir şey mi? Windows'a kuruluyor mu? Ne işe yarıyor? Niye kullanayım? Aman Windows varken kim bakar buna? Kısa pardüso'ya Pardus mu deniyor?

İlginç degil mi sorular? Bu makalede tek tek yanıtlamaya çalışacağız...



Pardus nedir: Pardus aslında Anadolu'da bir zamanlar yaşamış , "Anadolu arslanı" olarak bilinen bir vahşi yırtıcı kedi türü. Şimdilerde ise bizim ulusal işletim sistemimizin adı...

Peki işletim sistemi ne? Güzel soru... Bilgisayarımızda klavye, mouse, monitor, cd , çalışan programlar vs kısacası bilgisayarınızdaki herşeyi yöneten sistem. Ana yazılım. En popüler olanı Microsoft Windows.

İşletim sistemlerinin kısa tarihçesi? Aslında çok eskilere gitmeyeceğiz. Ortalardan başlamak gerekirse... 1960'lı yılların sonunda, Bell şirketinin efsanevi AT&T laboratuarlarında 3 kişi (Kenneth Thompson , Dennis Ritchie, Brian Kernighan ve yardımcı Douglas McIlroy), o zamanların bilgisayarları çok büyük ve hantal olmasından dolayı, ve büyük bilgisayarların genelde hükümetlerin bünyesinde olduğundan, yazılan bir program, punch kart denen, eskiden teleks olarak bildiğimiz delikli kartlara, özel bir daktilo ile kağıda delikler açarak yazılan programları, götürüp bu büyük makinelere takıp, çalıştırıp, çıktılarını alıyorlarmış. Fakat randevu ile çalışan bu mekanizmadan bıkan bu 3 kafadar (bizce en önemlisi Dennis Ritchi'dir, kendisi C programlama dilinin yaratıcısıdır, hemen hemen tüm işletim sistemleri bu dilde yazılmıştır), bu durumdan fena halde sıkılmış, oturup yeni bir işletim sistemi ve iletişim protokolü geliştirmeye karar vermişler.

Bir tanesi TCP/IP yani günümüzdeki internet protokolünü, diğeri ise "programı burada yazalım, uzaktaki bilgisayarda çalıştıralım, sonuçları burada görelim" maksatlı bir işletim sistemi yazmaya karar vermiş. Dennis Ritchi de bunları uygulamak için bir programlama dili yazmış. Bu dil C dili olarak bilinen, (düşük seviyeli bir programlama dilidir, düşük seviyeli derken zayıf bir dil anlaşılmasın, bilgisayarların toplama çıkartmayı bile bilmediği-yapamadığı bir dönemde, her şeyin 1 ve 0 lar şeklinde anlaşıldığı makinelere, insanların kolay program yazması için geliştirilmiş, hızlı ve etkili bir dildir, sıkı kuralları olan, neredeyse makine diline en yakın, süper bir dildir, bizde de üstadı Kaan Arslan'dır, kendisi C ve sistem programcıları derneğinin kurucularındandır) ve günümüzdeki tüm işletim sistemlerinin anası sayılan programlama dilini geliştirmiş. Oturmuş bu arkadaşlar, adına UNIX dedikleri bir işletim sistemi, 1 programlama dili ve bir iletişim protokolü geliştirmişler. Sistem tutmuş, 1969 sonlarında DARPA (İleri Askeri Savunma Araştırmaları Kurumu) bunu beğenip kullanmaya başlamış, daha sonra bu sisteme üniversiteler, özel kurumlar ve daha sonra da Avrupa'daki üniversiteler ve en nihayetinde de normal insanlar kullanmaya başlamış.

Bu sisteme daha sonra Usenet sonra da internet adı verilmiş. UNIX (ticari adı UNIX SYSTEM IV) o kadar popüler bir hale gelmiş ki, çok iyi paralar kazanmışlar, başka firmalar bunun benzeri ve taklitlerini üretmeye başlamış, IBM çıkmış aix, Sun çıkmış Solaris, HP çıkmış Hpix , Santa Kruz firması çıkmış SCO UNIX çıkarmış ve bir süre sonra dünyada bir UNIX çılgınlığı başlamış.

70'lerin sonlarında ise, bir delikanlı çıkıp Minitel isminde minik bir işletim sistemi çıkarmış, daha sonra Finlandiya Üniversitesi'nden Linus Torvalds adında bir öğrenci, Minitel tabanlı, UNIX uyumlu, tamamıyla bedava bir işletim sistemi yazmaya başladığını duyurmuş. Tabi o dönemlerde Apple ve Microsoft da kendi sistemlerini yazıyormuş. Apple ve Microsoft'un o yıllardaki sistemleri bilindiği üzere, siyah pencerede, bip bip yapmaktan öteye gitmeyen "DOS" tabanlı sistemlermiş (Amiga'ya saygı: O yıllarda bile 16bit ses ve 4.096 renk veriyordu).

Daha sonra bir hanımefendi, Xerox'a adına fare dediği bir cihaz ile çalışan, dünyanın ilk grafik arayüzlü sistemini götürmüş , fakat maalesef, yöneticiler "adına fare dediğiniz bir aletle Xerox bilgisayarlarının yönetileceğini mi söylüyorsunuz?" diyerek, dalga geçmişler.

Apple bu sistemin üzerine atlamış, ortaya Macintosh, sonra da Microsoft'tun Windows 1.0 , Windows 2.0, Windows 3.1 vs. derken, olay büyümüş... (ayrıntıları merak edenler "Silikon Vadisi Korsanları" filmini mutlaka bulup seyretsin, çok eğlenceli ve tüm bu gelişmeleri film olarak anlatan, Microsoft ve Apple'ın kuruluş maceralarının filmi).

Hatta Bill Gates ve Steve Jobs'un arasında şöyle bir dialog geçmiş:

Steve: Bill sen bizden aldın, oysa biz sana güvenmiştik.
Bill: "yoo sen Xerox tan aldın, biz senden esinlendik"

Dipnot: Büyük bir ressam, Picasso ya da başka biri şöyle demişti "amatörler yaratır, ustalar alır, büyük ustalar esinlenir...

Bir de şöyle bir diyalog daha geçtiği iddia edilir:

Steve: Bizim sistemimiz seninkinden daha iyi.
Bill: Anneme bir bilgisayar alacak olsam bu kesinlikle Apple olurdu, ama burada iyi olmak önemli değil, benimki yüzlerce marka bilgisayar ile çalışıyor

Bu arada sessiz sessiz ilerleyen Linus Torvalds ve gönüllü yandaşları, adına Linux dedikleri bir işletim sistemi çıkarmışlar. Sistem son derece tutarlı ve kuvvetli, tüm kodları açık olduğundan, zeki ve üstün yetenekli para kaygısı olmayan insanların desteği ile güçlenmiş, üniversitelerin de kabul etmesi ile ortaya Microsoft'a rakip, çok güzel bir sistem çıkmış.

Herkes kendine göre değişiklikler yaparak, kendilerine göre isimler vermiş, Slackware, Redhat, BSD derken Alman hükümeti adına Suse demiş, herkes bir Linux dağıtımı çıkarmış. Hatta Crusoe isimli bir mikro işlemcinin çekirdeğini Linux yönetiyor. Bazı cep telefonlarında da Linux kullanılıyor (mesela Motorola'nın bazı modelleri). Apple'ın Mac OS X işletim sistemi de bir UNIX türevidir. Ve hatta Pocket PC, Windows CE tabanlı cep telefonlarına bile özel bir Linux kurulabilir.

pda2k ve o2 XDA2 serisine, merak edenler için, dünyadaki çoğu Windows tabanlı cep telefonlarının anakartını HTC isimli firma üretiyor, HP bile bu firmaya ürettirdi bazı modelleri, ve HTC'nin telefonlarına Linux kurulabiliyor; adı da Xanadux.

Xanadu, bilenler bilir, çizgi roman kahramanı sihirbazlar kralı Mandrake'nin evinin adı, http://www.advogato.org/article/866.html adresinde bu tür cihazlara nasıl Linux kurulacağı anlatılıyor. Ya da http://www.xda-developers.com adresi ziyaret edilebilir, çok sayıda makaleye ulaşılabilir.

Yıllar evvel, 1 floppy diske sığacak boyutta Linux işletim sistemi bile kullanıldı, içinde internet tarayıcısı, Excel benzeri tablolama, otomatik modem algılama olan, 1024x768 çözünürlükte fare kullanılan bir sistemdi, hem de (adı da QNX), 15 MB ve 50 MB'lık boyutlarında da Linux'lar var, hatta hiç kurmadan direkt CD'den çalışan Linux sürümleri de mevcut. Flash belleklere kurulanları saymıyoruz bile. Bazı ADSL modemlerin içinde de Linux var. Yani aklınıza gelebilecek her yerde her çeşit Linux görmeniz mümkün.

Bu arada Linux da temelde C dilinde yazılmıştır, hemen hemen her tür işlemci mimarisinde çalışabilir, bazı programlar hazır derlenmiş (compile edilmiş) olarak hemen kullanılabilirken, bazı programların kaynak kodlarını alıp, istediğiniz Linux üzerinde derleyebilirsiniz ve çalıştırabilirsiniz.

Özellikle server uygulamaları, mesela Web Server olarak dünyanın en güvenilir sunucusu Apache, dünyanın en sağlam mail sunucusu qmail, bedava ve sağlam veritabanı mysql, java servlet sunucusu tomcat, dünyanın en iyi ve gelişmiş proxy sunucusu squid hep Linux'lar için tasarlanmıştır. Gerçi bunların Windows versiyonları daha sonra derlenip, çalıştırılmış ve kullanılmaktadır. Hatta bunların Windows ortamında yazılmış taklitleri de var ama hiçbir zaman Linux'lar üstünde alınan performansı yakalayamadılar.

Bir zaman sonra, 2002 yılında İsrail'li 1-2 güvenlik uzmanı, Microsoft Windows'un kodlarında, Amerikan ulusal güvenlik kurumunun "NSA", her Windows'a girmek için 3 (üç) arka kapı açtırttığını duyurunca kıyamet kopmuş (bu güvenlik açığı hem bir Windows'a girebildiği gibi, hemde cyrptoApi ile şifrelenmiş dosyaları rahatlıkla açmayı sağlıyor).

Microsoft önceleri yalanlasa da, daha sonra itiraf etmiş, bazı ülkeler, Microsoft ürünleri kullanmak için Windows ve diğer programların kaynak kodlarını talep etmişler, başta Çin olmak üzere, Rusya, Almanya ve bir çok ülke, devlet kurumlarından Windows'ları kaldırmaya, yerine ulusal işletim sistemleri kullanmaya karar vermişler.

Bizim Pardus da işte bu ulusal işletim sistemlerinden biridir. Temeli Linux olan, dünya üzerinde yüz milyonlarca kullanıcısı bulunan, eskiden sadece uzmanların kurup kullanabildiği bu sistem artık Windows kadar kolay kurulan ve kolay kullanılan bir sistem haline gelmiş bulunuyor.

En önemli tarafı, ücretsiz, kendi dilimizde, kolay kurulumlu, bilgisayarımızda takılı tüm donanımları hemen hemen hepsini otomatik algılayarak kuran bir sistem.

Tübitak bünyesindeki çok yetenekli arkadaşlarımız toplanıp, Pardus'u oluşturdular ve belirli dönemlerde güncel programları da ekleyerek, ortalama 3-4 ayda bir tüm güncellemeler dahil paketler çıkarttılar. 2007.1 , 2007.2 gibi sürümleri çıktıktan sonra, 2008.1 sürümü geçtiğimiz günlerde duyuruldu.

7 Haziran 2008 Cumartesi

Kartuşları Temizlemek

Kartuşları temizlemek

Inkjet yani mürekkep püskürtmeli yazıcıları kullanmak için yüksek bir maliyeti göze almak gerekiyor, zira özellikle çok hızlı şekilde tükenen kartuşlar nedeniyle tüketiciler uzun zamandır farklı alternatifler arıyor.

Özellikle siyah çıktıyı sıkça alan kullanıcılar, siyah kartuşu çabuk bitirdiklerinden çıktılarında artık siyah rengi kullanamıyor ve diğer renklere muhtaç kalıyor.

Burada önemli olan yazıcının neden alınıyor olduğu sorusudur. Eğer genelde siyah/beyaz çıktı alıyorsanız ve bu işlemi ay içinde yoğun olarak gerçekleştiriyorsanız siyah/beyaz bir lazer yazıcı almanız daha mantıklı olacaktır. Zaten bugün lazer yazıcıların fiyatları oldukça gerilemiştir, bunun anlamı hemen her kullanıcı rahatlıkla bir lazer yazıcı edinebilir.

Ancak elbette mevcut mürekkep püskürtmeli yazıcılarımızdan daha fazla verim alma şansımız da var. İlerleyen sayfalarımızda göstereceğimiz birkaç ufak püf noktayla yazıcınızı çok daha aktif bir şekilde kullanabileceksiniz. Bunun için elinizde biraz ılık su, birkaç tane kulak çöpü, fincan tabağı, biraz isopropyl alkol ve bir pamuklu bezin bulunması gerekiyor.

İzleyeceğiniz metotlarla kartuşunuzun ömrünü arttıracaksınız, fakat unutulmamalı ki bu yöntemlerin kartuşunuza zarar verme olasılığı her zaman var.

Adım 1

Yazıcınızın kapağını açın ve kartuşunu içinden kafasına zarar gelmeyecek şekilde çıkarmaya çalışın. Kartuşu kafasını döndürdüğünüzde bir leke fark edeceksiniz. Bu bölümü kulak çöpüyle (temiz olduğuna emin olun) ağızlığını temizleyin. Diğer kula çöpünü de ılık suya ya da isopopyl alkole batırın ve kartuş ağızlığını bir kez daha temizleyin. Ancak temizlerken kartuşa fazla baskı uygulamamaya özen gösterin, bu kartuşunuz için tehlikeli olabilir.

Bu aşamada dilerseniz kartuşunuzu tekrar yazıcınıza takarak bu yöntemin işe yarayıp yaramadığını test edebilirsiniz. Eğer sonuç olumsuzsa, ikinci adımı uygulamayı deneyin.

Adım 2

Kartuşun ağızlığının olduğu bölümü ılık suyla dolu fincan tabağınıza batırın ve bir iki saat, ya da gerekirse daha fazla bekleyin. Ancak kesinlikle kartuşun tamamını suya sokmayın, aksi takdirde kartuşunuz işlevini tamamen yitirecektir.

Kartuşunuzun kurumuş olan mürekkebinin nemlenmesi gerekiyor. Kartuşunuzu bir süre suda tuttuktan sonra, kartuşunuzu sudan çıkarın ve dikkatli bir şekilde kartuşunuza yayılan fazla suyu kurulamaya çalışın. Kartuşunuzu tekrar yazıcınıza takın, eğer yöntem işe yaramadıysa 3. adıma geçebilirsiniz.

Adım 3

Kartuşunuzun ağızlığını kuru ya da nemli olan pamuklu bezin üzerine yerleştirin ve hafifçe kartuşunuzu bu pamuk beziyle temas ettirin. Bu sırada beze biraz mürekkep sızması gerekiyor, buna dikkat edin. Bu, mürekkebin aktığının ve mümkün olduğu kadar içine çektiğinin işaretidir. Bu işlemi, mürekkebin bir kısmının dışarı çıkması için 5-10 dakika süreyle uygulayın. Ardından tekrar kartuşunuzu yazıcınıza takın ve bu adımın işe yarayıp yaramadığını kontrol edin. Yine sonuç alamazsanız bir sonraki yöntemi deneyin.

Adım 4

Bu yöntemin uygulanmasının diğerlerine göre kartuşunuza zarar verme olasılığı daha fazladır. Kartuşunuzu musluğun altına getirin ve 15-20 dakika ılık suyla temas ettirin. Ancak kartuşunuzun üzerine çok fazla su akmamasına dikkat edin. Diğer bir deyişle musluktaki suyun olabildiğince ince akması gerekiyor.

Bu işlemin ardından kartuşunuzun ağızlığının dışındaki ıslak bölgeleri pamuklu bezle kurulayın ve tekrar kartuşunuzu yazıcınıza takın. Bu yöntem işe yaramazsa son adıma geçebilirsiniz.

Adım 5

Şimdi elinize fincan tabağını alın ve kartuşun ağızlığını fincan tabağına dönük şekilde yerleştirin ve ağızlığı aşmayacak şekilde bu tabağın içini isoproply alkol ile doldurun. Temizlik maddesi olarak isoproply alkolü elektronik marketlerde bulabilirsiniz.

Daha önce anlattığımız 2. adımı aynı şekilde uygulayın ya da pamuklu beze alkol damlattığınız 3. adımı uygulayın. Bu işlemden sonra kartuşunuzu yazıcınıza takın ve bu yöntemin işe yarayıp yaramadığını kontrol edin.

Eğer anlattığımız bu yöntemler işinize yararsa, bu sayede yeni kartuş almak zorunda kalmayacak, gereksiz masraftan da kurtulmuş olacaksınız.

http://www.chip.com.tr/konu/Kartuslarinizin-omrunu-uzatin_7146.html

E-posta'nın önemi gittikçe azalıyor mu?

Anında mesajlaşma, bloglar ve diğer Web 2.0 araçlar e-postanın tahtını sallıyor.

Mektuptan sonra en popüler haberleşme sistemi
olan e-postalar, günümüzde eski cazibesini yitirmiş durumda.
Geçtiğimiz haftalarda yapılan anket ve araştırmalarda, yeni nesil internet kullanıcılarının haberleşmek için e-postadan ziyade anında mesajlaşma, forumlar ve sosyal ağ sitelerini kullandıklarını ortaya çıkardı. Üstelik gençler yeni nesil mobil teknolojileri de bu tarz ortamlara bağlanmak için kullanıyorlar. Mobil e-posta servisleri ise kesinlikle revaçta değil. Popüler bloglar bu haberi duyururken, e-postanın yavaş, güvensiz ve karmaşık olduğunu söylerken, yakın zamanda rafa kaldırılacağını bile iddia ettiler.
Ancak gerçek bu kadar da basit değil. İletişim metotları üzerine spekülasyonlar yapmak kolaydır ancak e-postadan sonra öldü denilen faksın halen kullanılıyor olması, bu spekülasyonlara verilecek en güzel cevap.

Gençler arasında e-postanın öneminin gittikçe azalmasına karşın, analistler e-posta kullanımının internetin yaygınlaşmasına paralel olarak her yıl büyüdüğünü söylüyorlar.

Yapılan araştırmanın en ilginç sonucu ise, öğrencilerin e-posta ve diğer haberleşme yöntemlerini birbirlerinden ayırma tarzları. 18 yaş altında hemen hemen herkes, en azından sosyal ağlara ve anında mesajlaşmaya kayıt olabilmek için bir e-posta adresi alıyor ve bunu nadiren de olsa kullanıyor. Ancak 21 yaşındakilere gelindiğinde durum biraz değişiyor. Üniversite öğrencileri her ne kadar aynen 18 yaşındakiler gibi sosyal ağları ve anında mesajlaşma uygulamalarını daha çok kullanıyor olsalar da, e-postayı farklı amaçlar için kullanıyorlar. Özellikle iş ve staj başvuruları, profesörlerine gönderdikleri mesajların daha resmi olması gerektiğini düşünerek, e-posta adreslerini daha sık kullanıyorlar.

Üniversite değişikliği
Araştırmanın yapıldığı Georgetown üniversitesindeki öğrencilerin birçoğunun fikri hemen hemen aynı. Finans bölümünde hazırlık sınıfında eğitim gören Matt Melymuka kişisel durumunu şöyle anlatıyor: “Lisedeyken anında mesajlaşma yazılımlarını bolca kullanırdım ancak üniversiteye başlayınca durum değişti. Artık e-posta benim için öncelikli mesajlaşma yöntemi.”
Öğrencilerin büyük bir çoğunluğu profesörleri ile yazışırken veya okul projelerini hazırlarken birbirleri ile haberleşmede daha kesin olduğu için e-postayı kullanıyor. Üniversitenin öğrenci işleri bölümü tüm öğrencilere günde yaklaşık 10 posta gönderiyor. Bunların hepsi genel güvenlikten, sınav duyurularına kadar öğrencilerin öğrenim hayatlarında önemli yer tutan konular hakkında. “E-posta kullanılabilecek en resmi ve en iyi başarılı iletişim yöntemi.” diyor Matt Melymuka.
Öte yandan Meylmuka kendisini halen ciddi bir kısa mesaj kullanıcısı olarak görüyor. Arkadaşları ile hızlı bir şekilde haberleşme ve sosyal iletişim kurmak için üniversitede öğrenciler arasında en popüler haberleşme şeklinin cep telefonları üzerinden gönderilen kısa mesajlar olduğunu söylüyor.

Bir başka üniversitede durum farklı değil. New Hampshire Üniversitesi’nde makine mühendisliği bölümünde eğitim gören Andy Trybus benzer şeyler söylüyor. Andy, haftada en az 3 kez e-posta mesajlarını kontrol ettiğini, böylece hem ortak çalışma grubundaki arkadaşlarından hem de okuldan gelen mesajları takip edebildiğini söylüyor. Bunu yapmak için ise Treo kablosuz el bilgisayarını kullanıyor. Ancak Andy hemen hemen her gün Facebook’a girerek arkadaşlarının kendisine göndermiş olduğu mesajları kontrol ediyor.
Aynı üniversitede son sınıflarda okuyanlarda ise durum biraz daha e-postadan yana dönüyor. Ben Parker, müzik eğitimi alıyor ve e-postalarını günde 3 kere kontrol ettiğini belirtiyor. Okulun genel güvenlik görevlileri yapacakları tüm duyurular için e-posta kullanıyorlar. “Burada öğrenim gören öğrencilerin büyük bir kısmı e-postayı ciddi bir biçimde kullanmak zorunda. Özelikle sınıfların durumları ve ev ödevlerinizi takip edebilmek için bu çok önemli.” diyor Ben Parker.
Parker halen arkadaşları ile sinemada veya bir konserde buluşmak için cep telefonunun kısa mesaj servisini kullanmaya devam ediyor. Ayrıca arkadaşları ile irtibatta olabilmek için sık sık Facebook’u ziyaret ediyor.

Bu üç üniversite öğrencisinin mesajlaşma alışkanlıkları muhtemelen daha genç internet kullanıcılarının alışkanlıkları ile tezat oluşturuyordur. Çünkü halen e-posta konusunda iyimser bir yaklaşım sergiliyorlar. Uzmanların bu konuda yorumları da destekleyici nitelikte.
“E-posta kesinlikle ölmüş değil. Yeni metotların hızlı bir şekilde büyüyor olmaları e-postanın öleceği anlamına gelmiyor. Bu birbirini yok etme oyunu değil.” diyor, Wireless Internet & Mobile Computing firmasında analist olarak çalışan Alan Reiter.
Reiter, internet büyüdükçe daha farklı mesajlaşma yöntemlerinin çıkacağını ve kullanıcıların yaş gruplarına göre farklı metotları daha fazla benimseyeceğini söylüyor. Hatta bir süre sonra video mesajlaşmanın kesinlikle daha popüler olacağını iddia ediyor. Şimdiki en büyük engel ise bant genişliği ve fiyatların çok yüksek olması. “Artık multimedya çağında yaşıyoruz ve mesajlaşma da buna ayak uyduracak. Gelecek videoda” diyor.
Araştırma firmalarından yalnızca bir tanesi sıkı bir şekilde e-postanın arkasında duruyor. Kaliforniya, Palo Alto merkezli Radicatii Group Inc. diğerlerinin aksine her geçen yıl e-posta mesajlaşmanın önemini artırdığını söylüyor. Radicati’nin araştırmalarına göre şu anda tüm dünyada aktif olarak kullanılan 1.4 milyar e-posta hesabı bulunuyor. Bu rakamın her sene 200 milyon artacağı tahmin ediliyor. Yani 2010 yılına gelindiğinde 2 milyar e-posta kullanıcısı olacak.

Gençler farklı düşünüyor
Daha genç kesim üzerinde yapılmış olan en ciddi araştırma 2005 yılına ait. Yaşları 12 ila 17 arasında değişen 1100 genç üzerinde yapılan araştırmaya göre gençler e-postadan ziyade anında mesajlaşma yazılımlarını kullanarak sohbet etmeyi tercih ediyorlar. Araştırmayı yürüten uzmanlardan Amanda Lenhart, aynen büyükleri gibi aslında bu gençlerin de e-postayı daha ciddi bulduklarını ve anında mesajlaşma yazılımlarını daha samimi arkadaşları ile haberleşirken kullandıklarını ortaya koydu.
Bu konuda yapılan daha geniş kapsamlı çalışmalar ise işi yalnızca e-posta servisi sunmak olan Yahoo veya Hotmail gibi firmaların bir süre sonra işe yaramaz hale gelip gelmeyeceğini konu alıyor. Çünkü gençlerin büyük bir kısmı sosyal ağları kullandıkça bu tarz servislerin popülaritesi düşmeye başlıyor. Wall Street Journal’ın geçtiğimizde günlerdeki sayısında konu hakkında yayınlanan haberde, e-posta servisi sağlayan firmaların sosyal ağlar üzerine araştırma yaptıkları duyurulmuştu. Firmalar sosyal ağ kavramını kendi e-posta sistemlerine oturtmayı ve böylece banner reklam gelirlerinden daha fazla pay almayı hedefliyorlar.

6 Kasım’da Hitwise Intelligence tarafından yayınlanan bir raporda ise İngiltere’de sosyal ağların artık yavaş yavaş web tabanlı e-postalardan daha fazla kullanılmaya başlandığı bildiriliyordu. Hitwise’ın raporuna göre en çok kullanılan 25 sosyal ağ – ki bunlar arasında Facebook, Bebo ve MySpace bulunuyor – tüm internet trafiğinin yüzde 5.17’sini almış durumdalar. Eylül ayında tüm web tabanlı e-posta servis sağlayıcılarına akan trafik ise yüzde 4.98 olarak gerçekleşti. Bu firmalar arasında Hotmail, Yahoo Mail ve Gmail’de bulunuyor.
“Bu rakamlar gösteriyor ki sosyal ağlar, web tabanlı e-posta hizmeti veren firmaların liderliklerini öldürdü. Artık gençlerin büyük bir çoğunluğu haberleşme faaliyetlerini sosyal ağlar üzerinden yapmaya başladılar” diyor analist Robin Goad.
Henüz diğer ülkelerde yapılmış buna benzer araştırmalar bulunmuyor. Ancak tüm ülkelerde mobil operatörler artan ihtiyaçları gidermek için daha farklı hücresel mesajlaşma seçenekleri sunmaya başladılar. Örneğin Amerikan mobil firmaları, Avrupa’da uzun zamandır popüler olan metin mesajları kendi servislerine eklemeye başladılar. QWERTY klavyeli ürünlerin gelmesi ve iPhone gibi ürünlerde bulunan sanal klavyeler sayesinde kullanıcılar daha rahat mesaj gönderebiliyorlar. Bu sayede uzun mesajları bile yazmak kolaylaşıyor.
Gartner’dan Tole Hart mobil telefonlar üzerinden yapılan mesajlaşmaları şu şekilde yorumluyor: “Her ne kadar gönderilebilecek olan mesaj uzunluğu çok kısa olsa bile, mobil mesajlaşma daha uzun yıllar kullanılacaktır. Bu e-postanın öldüğü anlamına gelmiyor. Tam tersine diğer mesajlaşma servislerinin önemleri artıyor.”

Hoşgeldin beşinci nesil!
Gartner tarafından yayınlanan en son rapor, kurumlardaki çalışanların büyük bir kısmının artık e-posta çiftçileri haline geldiklerini ve iş yüklerinin büyük bir kısmının artık e-posta cevaplamak olduğunu bildiriyor. Rapor, e-postanın halen en büyük ortak çalışma platformu olduğunu ancak artık yetersiz kaldığını söylüyor.
Uzmanlara göre internet kafelerdeki çocuklar bile daha başarılı araçlar kullanarak birbirleri ile haberleşebilir ve ortak çalışmalar yapabilir hale geldiler. Üstelik bu araçların büyük bir kısmı tamamen bedava olarak sunuluyor. Beşinci nesil olarak isimlendirilen bu gençler, internet üzerinden haberleşmenin ve iş yürütmenin en başarılı temsilcileri.
Hem sosyal ağlar hem de Web 2.0 teknolojileri sayesinde aslında kurumlar da kendi iş süreçlerine daha yenilikçi fikirler katabilirler. Eğer mesele daha yenilikçi bir kurum haline gelmekse, bu tarz enstrümanları kullanmanın hiçbir sakıncası bulunmuyor.
Gartner’ın araştırma başkanı Brian Prentice, artık zamanının büyük bir kısmını e-posta silmeye adadığını itiraf ediyor. “Günümüz iş şartlarında ne kadar çok e-posta siliyorsak o kadar üretken olduğumuzu düşünürdük; ancak bu tamamen boş bir inanışmış! Artık boş bir mesaj kutusu görmek nirvanaya erişmeye benziyor. Adresinize gelen her postaya itinalı bir şekilde uzun uzun cevaplar verdiğinizi düşünün. Hepiniz çıldırırsınız.”

http://www.computerworld.com.tr/e-posta-nin-onemi-gittikce-azaliyor-mu-detay_414-sayfa_1.html







31 Mayıs 2008 Cumartesi

Director Projem

Director MX 2004 ile hazırlanmış projemdir.

Aşağıdaki linklerden indirebilirsiniz:

http://www.dosyaupload.net/download.php?file=787Director_proje.rar

http://rapidshare.com/files/119128701/Director_proje.rar.html

Lütfen yorumlarınızı bırakınız....

25 Mayıs 2008 Pazar

Lost 4x13-4x14 promo

lost 4x13-4x14 promo
Video lyly_ford tarafından gönderildi

lost 4x13-4x14 promo!!!!!!!!

15 Mayıs 2008 Perşembe

Flash Proje Matematik 2.sınıf Cisim Atölyesi

Bu program ilköğretim 2.sınıf öğrencilerine yönelik hazırlanmıştır.
Konu içeriği ilköğretim 2.sınıf matematik dersi 1. ünite baz alınarak hazırlanmıştır. 

Kazanımlar:
1. Küp ve prizma modellerinde yüzleri, köşeleri ve ayrıtları gösterir. 
2. Silindir, koni ve küre modellerinde yüzleri gösterir. 

İndirmek için:
http://www.dosyaupload.net/download.php?file=46matematik.exe

23 Nisan 2008 Çarşamba

Suyla şarj olan cep telefonu

Samsung'un ürettiği suyla şarj olabilen cep telefonu bataryası 2010'da piyasada.

Sistem şu şekilde çalışıyor. Telefon kapatıldığı zaman metal ve su arasındaki reaksiyon sonucu hidrojen gazı ortaya çıkıyor. Bu da havadaki oksijen ile tepkimeye girdiğinde hücreler şarj olmaya başlıyor.

Samsung yeni bataryaların 10 saat civarında şarj olabildiğini ifade etti. Ortalama günlük 4 saatlik kullanıma karşılık her beş günde bir hidrojen kartuşunun değiştirilmesi uygun görülüyor.

Bu teknolojideki bir sonraki adım ise bu hidrojen kartuşunun kaldırılarak tamamen su ile işi çözmek olabilir.

Her ne kadar insanları cep telefonlarını su ile şarj etmeye ikna etmek kolay olmasa da, bu yeni teknoloji için zaman içerisinde tüketim açısından bizlere faydası dokunacak bir buluş denilebilir. Teknoloji yaygınlaşana kadar şimdilik sudan uzak durmakta fayda var.


Alıntı:http://cnetturkiye.com/haberler/99-cep-telefonu-/588-suyla-arj-olan-cep-telefonu

4 Nisan 2008 Cuma

Opera 9.27 Çıktı...

Blog yazılarımda program tanıtımı pek yapmam ama bundan sonra kullandığım ve beğendiğim programların yeni sürümlerini duyurmaya karar verdim...



İnternet tarayıcılar arasında en hızlı internet tarayıcısından biri olan Opera'nın yeni sürümü 9.27 çıktı. İndirmek için: http://www.opera.com/download/

30 Mart 2008 Pazar

TEKNOLOJİNİN DÜNÜ, BUGÜNÜ, YARINI…

Bu günlerde Chip arşivini okumaya karar verdim ve 2001 yılının ilk sayısından başlayayım dedim. İlk sayfalarda Comdex 2000 fuarında tanıtılan Flash USB Sürücü den bahsediyor.
Yazı aynen aşağıda;

"Flash USB Drive
* Comdex 2000 fuarındaki en ilginç ürünlerden biri Flash USB Drive'dı. 16, 32, 64, 128, 256 ve 512 MB kapasitelerle piyasaya sürülen USB Drive adından da anlaşılabileceği gibi USB arabirimini kullanan bir Flash bellek tasarımı. Özel bir yazılım gerektirmeden sisteme kolayca kurulan USB Drive sayesinde veri transferi yapmak oldukça basit. 54x20x10mm'lik boyutları ve 40gr'dan az ağırlığıyla USB Drive'ı arka cebinize sığdırabilir, Mp3, AVİ ya da MPEG gibi büyük sayılabilecek dosyalarınızı
Bu şekilde bir bilgisayardan diğerine aktarabilirsiniz. Doğal olarak bu cihaz yardımıyla basit anlamda yedekleme yapmanız da mümkün. Flash USB Drive, taşınabilir veri kavramına yeni bir boyut katıyor.
Ürün, henüz seri üretime geçmediği için üretici Q.tek şirketinden kesin bir fiyat alamadıysak da 512MB'lık modelin 250 dolar civarında satışa sunulacağı tahmin ediliyor. Prototip model USB 1.1 standardında çalışıyordu. Üretici şirket seri üretime geçildikten kısa bir süre sonra ürünün USB 2.0 destekli ve daha büyük kapasiteli versiyonlarını üreteceğini duyurdu. Ayrıntılı bilgi için: www.usbdrive.com"




Burada takıldığım nokta şunlar oldu:
• 16 MB flash diskten bahsediyor. Yıl 2001, 8 GB flash diskler 2007’de çıktı.
• 512 MB flash disk fiyatını 250 dolar olarak belirlemişler. Ben 2006 sonbaharında 25 YTL ye almıştım 512 MB flash diski… 512 MB Flash disk şimdi üretilmiyor bile…
• Diğer kapasitedeki flash disk fiyatlarından hiç bahsetmiyorum. Çünkü her geçen gün fiyatları düşüyor. (4GB flash diskin 10-15 YTL ye düşmesini bekliyorum. Bakalım ne zaman olacak?)

Yukarıdakiler 6-7 yıl içinde olmuş şeyler…
Peki bugünden 6-7 yıl sonra bu yazdıklarımı okuyup bugün düne güldüğüm gibi, yarında bugüne mi güleceğim????

22 Mart 2008 Cumartesi

Google'ın Anlamı

Bir okula stajyer olarak giden ingilizce öğretmeni adayı arkadaşımıza öğrenciler bir soru sorarlar...

-Google ne anlama gelir?

Tabiki arkadaşımız o anda cevap veremez. Çünkü o Google'ı sadece bir arama motoru olarak bilir. İnternette bişey araması gerekse ilk soracağı Google'dır. Nasıl olsa o hemen cevabı verir.

Google 'googol' kelimesi üzerinde oynanarak oluşturulmuş bir kelimedir.

Peki 'googol' nedir?

'Googol' 10 üzeri 100 sayısının adıdır. yani birin yanına 100 tane 0 koyduğumuzda ortaya çıkan o uzun sayının adıdır.

Eğer bir gün birisi bunu "Google nedir, kelime olarak ne anlama gelir diye sorarsa (ki düşük bir ihtimal olarak görüdüğünüz için okurken gülüyor olabilirsiniz.) cevabınız olsun...

Nette İyi Sörfler....


Google'ın Profil sayfasındaki açıklama;
Google, "googol" sözcüğünün üzerinde oynanılmasıyla ortaya çıkmıştır.
Edward Kasner adındaki Amerikalı matematikçinin yeğeni Milton Sorotta tarafından üretilmiş olan "googol" sözcüğü 1 ve onun ardından 100 sıfırın gelmesiyle oluşan rakamı belirten matematiksel bir terimdir.
Google'ın bu terimi kullanması, şirketin web'deki ve dünyadaki bilgi selini organize etme misyonunu yansıtır.


http://www.google.com.tr/intl/tr/profile.html

Google Türkiye'deydi

Douglas Merrill İTÜ Bilgisayar Kulübünün davetlisi olarak geldiği Türkiye'de tam 45 dakika süren harika bir sunum gerçekleştirdi. Google hakkında bilmek istediğiniz her şeyi öğrenebilirsiniz.

Google'ın mühendislik grubu başkan yardımcısı Douglas Merrill Türkiye'ye geldi. İstanbul Teknik Üniversitesinde bir konuşma yapan ve Internet dünyasının sırlarını üniversite öğrencileri ile paylaştı.

Önemli not: Seminerin başında Google Türkiye'den Mustafa İçil Türkçe bir açıklama yapıyor, onun da dublajı İngilizce, Türkçe bilmeyen konuklar için. Yaklaşık 1 dk. sonra Douglas Merrill sahneye geldiğinde ise dublaj Türkçe'ye dönüyor..

Video: Google Türkiye'deydi - Türkçe dublaj (1/9)
Video: Google Türkiye'deydi - Türkçe dublaj (2/9)
Video: Google Türkiye'deydi - Türkçe dublaj (3/9)
Video: Google Türkiye'deydi - Türkçe dublaj (4/9)
Video: Google Türkiye'deydi - Türkçe dublaj (5/9)
Video: Google Türkiye'deydi - Türkçe dublaj (6/9)
Video: Google Türkiye'deydi - Türkçe dublaj (7/9)
Video: Google Türkiye'deydi - Türkçe dublaj (8/9)
Video: Google Türkiye'deydi - Türkçe dublaj (9/9)


http://www.chip.com.tr CHİP ONLİNE 'dan Alıntıdır.

8 Mart 2008 Cumartesi

C'de Bir Örnek Daha

Soru:
Bilgisayarların eğitimde sürekli artan bir rolü vardır. Bir ilkokul öğrencisine çarpma işleminde yardımcı olacak bir program yazınız. Rand fonksiyonu kullanarak rasgele 2 adet 1 basamaklı sayı üretin ve ekrana şu şekilde soru yazdırın:

4 kere 7 kaçtır?

Program cevabı kontrol etsin. Çünkü bilgisayarın eğitimde kullanılmasına bilgisayar destekli eğitim denir. Buradaki en önemli problemlerden biri öğrencinin isteksizliğidir. Bu bilgisayarın öğrenci ile kurduğu diyalogla engellenebilir. Yukarıdaki programda eğer cavap doğruysa şunlardan birisini;

Çok güzel.
Mükemmel.
Aferin.
Böyle devam et.


Yazdırsın ve yeni bir soru sorsun.
Eğer cevap yanlışsa;

Hayır. Lütfen tekrar deneyin.
Yanlış. Lütfen bi daha deneyin.
Pes etmeyin.
Hayır. Denemeye devam edin.


Yazdırsın ve aynı soruyu öğrenci doğru cevap verene kadar sorsun.

Cevap:
#include<stdio.h>
#include<conio.h>
#include<stdlib.h>
#include<time.h>

//Kübra KÖSE
//bilgikent.blogspot.com

int soru(int,int);
void dogru_cevap_yorum(void);
void yanlis_cevap_yorum(int,int);

int main()
{
int sayi1,sayi2,i,a;
srand(time(NULL));
for(i=0;i<10;i++){
sayi1=rand()%10;
sayi2=rand()%10;
a=soru(sayi1,sayi2);
if(a==1)
dogru_cevap_yorum();
else
yanlis_cevap_yorum(sayi1,sayi2);
}
getch();
return 0;
}

int soru(int a,int b)
{
int sonuc,carpim;
printf("%d kere %d kactir?=",a,b);
scanf("%d",&sonuc);
carpim=a*b;
if(carpim==sonuc)
return 1;
else
return 0;
}

void dogru_cevap_yorum(void)
{
int x;
x=rand()%4;
switch(x){
case 0:
printf("Cok Guzel\n\n");
break;
case 1:
printf("Mukemmel\n\n");
break;
case 2:
printf("Aferin\n\n");
break;
case 3:
printf("Boyle Devam Et :)))\n\n");
break;
}
}

void yanlis_cevap_yorum(int a,int b)
{
int x,cevap;
do{
x=rand()%4;
switch(x){
case 0:
printf("Hayir. Lutfen Tekrar Deneyiniz\n\n");
break;
case 1:
printf("Yanlis. Lutfen bir daha deneyin\n\n");
break;
case 2:
printf("Pes etmeyin!!!\n\n");
break;
case 3:
printf("Hayir. Denemeye Devam Et.\n\n");
break;
}
cevap=soru(a,b);
}while(cevap!=1);
dogru_cevap_yorum();
}

2 Mart 2008 Pazar

Tuttuğum Sayıyı Tahmin Et

Soru:“Tuttuğum Sayıyı Tahmin Et” oynatan bir program yazınız. Program 1-1000 arasında rasgele bir tamsayı üretsin ve ekrana

1-1000 arasında bir sayı tuttum.
Tahmin edebilir misin?
Lütfen ilk tahminini gir:

Yazdırsın. Kullanıcı ilk tahminini girdikten sonra program aşağıdaki ifadelerden biriyle cevap versin:

1.Mükemmel, bildiniz!
Tekrar oynamak ister misiniz? (E ya da H) ?
2. Çok küçük. Tekrar deneyin.
3. Çok büyük. Tekrar deneyin.

Eğer oyuncunun tahmini yanlışsa program doğru cevap verilene kadar döngü içinde kalmalıdır. Program çok küçük ya da çok büyük yazarak oyuncuya yardım etmelidir.

Cevap:
#include<stdio.h>
#include<conio.h>
#include<time.h>
#include<stdlib.h>

int main()
{
int sayi,tahmin;
char ch,enter;
srand(time(NULL));
do{
sayi=rand()%1000+1;
printf("1-1000 arasinda bir sayi tutdum.\n");
printf("Tahmin edebilir misin?\n");
printf("Lutfen ilk tahminini gir.:");
scanf("%d",&tahmin);
do{
if(tahmin>sayi){
printf("\ncok buyuk.\n tekrar deneyin:");
scanf("%d",&tahmin);
}
if(tahmin<sayi){
printf("\ncok kucuk.\n tekrar deneyin:");
scanf("%d",&tahmin);
}
}while(tahmin!=sayi);
if(tahmin==sayi)
printf("\nMukemmel bildiniz.\n");
printf("Tekrar Oynamak istermisiniz(E ya da H)");
scanf("%c%c",&enter,&ch);
}while(ch==101 || ch==69);
getch();
return 0;
}

28 Şubat 2008 Perşembe

C'de diziler

Soru; Bu problemi çözmek için tek belirteçli bir dizi kullanın. Bir şirket, satıcı olarak çalıştırdığı elemanlarına ücretlerini komisyona dayalı olarak ödemektedir. Satıcılar haftalık sabit 200$ ve o haftaki brüt satışlarından %9 alırlar. Örneğin brüt 3000$lık satış yapan bir satıcı, 200$ ve 3000$’ın yüzde dokuzunu alır. Yani toplam 470$ alır. Aşağıdaki sınırlar içerisinde kaç satıcının maaş aldığını hesaplayan bir program ( sayıcılardan oluşan bir dizi kullanın) yazınız. ( Satıcıların maaşlarının tamsayı olduğunu kabul edin.)

Cevap;

#include<stdio.h>
#include<conio.h>
int main()
{
int satici[50],maas[50],i,n;
printf("\t\tMaas hesaplama programı\n\n");
printf("Kac eleman calistiriyorsunuz:");
scanf("%d",&n);
for(i=0;i<n;i++){
satici[50]=0;
maas[50]=0;
}
for(i=0;i<n;i++){
printf("%d inci elemanin brut satisi:",i+1);
scanf("%d",&maas[i]);
satici[i]=200+maas[i]/100*9;
printf("\tBrut maas:%d\n", satici[i]);
}
getch();
return 0;
}

7 Şubat 2008 Perşembe

Word'de HTML ile Çalışmak

Word HTML le çalışmak için iyi bir program değildir. Ama web sayfası hazırlarken bazı araçları gömmeyi sağlar. Ve bir belge üzerinde çalışırken, Word’un HTML kapasitesini kullanarak belgeye ya da web sayfalarına linkler ekleyebilirsiniz. Daha fazlasını öğrenmek için bu yazıyı okumalısınız.

Microsoft word belgesine link eklemek
Eğer diğer belgelere ya da web sayfalarına link eklemek istiyorsanız, çok kolay bir şekilde yapabilirsiniz.

1. Word belgesine köprü eklemek için link olarak seçilecek yazıyı seçin.
2. Yazıya sağ tıklayın ve Köprü yü seçin.
3. Açılan pencerede yazı için verilecek bağlantı adresini girin. Web sayfaları için link “http:// “ ile başlamalıdır.
4. Tamam a tıklayın.

Word belgesinden köprüleri kaldırmak

Word de web adresi girmek istiyorsanız, köprü web sayfanıza otomatik eklenir. Köprüleri otomatik kaldırmak için;

1. Araçlar menüsünden, Otomatik Düzeltme Seçenekleri ni seçin.
2. Otomatik Biçim sekmesini seçin.
3. İnternet ve ağ yollarını köprü ile seçeneğindeki tiki kaldırın.
4. Tamam a tıklayın.

Word belgesinde linkleri düzenlemek

Word belgenize köprü eklediniz ve sonra değiştirmeye karar verdiniz. Adresi, link için görüntülenen metni düzenleyebilirsiniz.ve sadece birkaç basit adımla bunu yapabilirsiniz.
1. Köprüye sağ tıklayın.
2. Köprü düzenle yi seçin.
3. Web adresini değiştirmek için Adres kutusundaki adresi değiştirin.
4. Görüntülecek ismi değiştirmek için Görüntülenecek Metin kutusundaki yazıyı değiştirin.
5. Köprüyü kaldırmak için Bağlantıyı kaldır a tıklayın.
6. Yapmak istediğiniz değişiklikler bittiğinde Tamam a tıklayın.

Çeviri:Kübra KÖSE
Yazının orjinalini görmek için tıklayınız.

2 Şubat 2008 Cumartesi

C'de Matematik Kütüphane Fonksiyonları

Soru: Matemetik kütüphane fonksiyonlarından mümkün olduğu kadar çoğunu test eden bir program yazınız. Değişik argüman değerleri için bu fonksiyonların döndürdüğü değerleri yazdırarak inceleyeniz.

Cevap:

#include<stdio.h>
#include<conio.h>
#include<math.h>

void menu(void);
double secim(int);

int main()
{
int sec;
menu();
scanf("%d",&sec);
printf("sonuc %lf",secim(sec));
getch();
return 0;
}

void menu(void)
{
printf("Bu program C matematik kutuphanesini test icin yazilmistir.\n\n");
printf("Test etmek istediginiz fonksiyonun no sunu giriniz:\n");
printf("\t1. sqrt() -karekok fonksiyonu\n");
printf("\t2. exp() -ussel fonksiyon(e uzeri x)\n");
printf("\t3. log() -ln logaritma fonksiyonu\n");
printf("\t4. log10() -dogal logaritma\n");
printf("\t5. fabs() -mutlak deger fonksiyonu\n");
printf("\t6. ceil() -yukari yuvarla fonksiyonu\n");
printf("\t7. floor() -asagi yuvarla fonksiyonu\n");
printf("\t8. pow() -x uzeri y\n");
printf("\t9. fmod() -x/y nin kalani\n");
printf("\t10. sin() -radyan cinsinden sinus fonsiyonu\n");
printf("\t11. cos() -radyan cinsinden cosinus fonksiyonu\n");
printf("\t12. tan() -radyan cinsinden tanjant fonksiyonu\n\n\n");
printf("Seciminizi yapiniz:");
}

double secim(int sayi)
{
double x,y;
switch(sayi)
{
case 1:
printf("Bir sayi giriniz:");
scanf("%lf",&x);
return sqrt(x);
case 2:
printf("Bir sayi giriniz:");
scanf("%lf",&x);
return exp(x);
case 3:
printf("Bir sayi giriniz:");
scanf("%lf",&x);
return log(x);
case 4:
printf("Bir sayi giriniz:");
scanf("%lf",&x);
return log10(x);
case 5:
printf("Bir sayi giriniz:");
scanf("%lf",&x);
return fabs(x);
case 6:
printf("Bir sayi giriniz:");
scanf("%lf",&x);
return ceil(x);
case 7:
printf("Bir sayi giriniz:");
scanf("%lf",&x);
return floor(x);
case 8:
printf("Iki sayi giriniz:");
scanf("%lf%lf",&x,&y);
return pow(x,y);
case 9:
printf("Iki sayi giriniz:");
scanf("%lf%lf",&x,&y);
return fmod(x,y);
case 10:
printf("Bir sayi giriniz:");
scanf("%lf",&x);
return sin(x);
case 11:
printf("Bir sayi giriniz:");
scanf("%lf",&x);
return cos(x);
case 12:
printf("Bir sayi giriniz:");
scanf("%lf",&x);
return tan(x);
}
}

30 Ocak 2008 Çarşamba

Internet Nasıl Çalışır?

Pek çoğumuz, İnternet'i günlük hayatımızda web sayfalarını gezmek için, e-posta alıp göndermek için, sohbet etmek için kullanıyoruz. Acaba bu sistemin nasıl çalıştığını tam olarak biliyor muyuz? Her şeyin yerli yerinde olmasını sağlayan bu düzen nasıl işler? Verinin doğru yere ulaşması, hatasızlığı nasıl denetlenir? Adresler, protokoller ve diğer kavramlar tam olarak nedir? Bu yazımızda bu sorulara cevap aramaya çalışacağız.

Temel Kavramlar

Bilgisayar Ağı: İki ya da daha çok bilgisayar arasındaki iletişimi sağlamak için kurulan yapılara bilgisayar ağı adı verilir. Bilgisayar ağları, bilgi ve kaynakların paylaşımını sağlar. Bilgisayarlar arasındaki iletişim, bakır kablolar, fiberoptik kablolar, kablosuz bağlantı gibi altyapılarla sağlanabilir.

İnternet: Küçük bilgisayar ağları bir araya gelerek daha büyük bilgisayar ağlarını oluşturabilirler. İrili ufaklı pek çok ağın birbirine bağlanmasıyla ortaya çıkan, dünya üzerindeki en büyük ağ sistemi İnternet'tir. En büyük özelliklerinden bir tanesi herhangi bir merkeze bağlı olmamasıdır. Bilgisayarlar, telefon hatları (çevirmeli bağlantı), ADSL, WiFi gibi yöntemlerle İnternet'e bağlanırlar.

İletişim protolü: Bilgisayarlar, ağ kullanan tek sistem değildirler. Örneğin, otomobiller de trafik ağını kullanırlar. Trafik akışında her şey rastgele gerçekleşmez. Hangi aracın nereye gideceği, kavşak noktalarında kimin durup kimin geçeceği, araçların hangi hızda hareket etmesi gerektiği belli bir düzenle sağlanır. Trafik ağındaki trafik kurallarına benzer bir kurallar dizisi bilgisayar ağlarında da vardır. İnternet'te verilerin yerli yerine ulaşması için kullanılan kural dizilerine iletişim protokolleri adı verilir.

IP adresi: Posta ağında, bir mektupun yerine ulaşması için zarfın üzerine gitmesi gereken adres yazılır. Bu adrese göre mektup, önce gitmesi gereken ülkenin ana dağıtım noktasına gönderilir. Oradan ilgili şehre, mahalleye, sokağa ve nihayet doğru eve ulaşır. Bigisayar ağlarında veri paketlerinin iletilmesi ve ara dağıtım noktalarında transferi çok benzer bir şekilde gerçekleşir. Tek fark, mektup adreslerinin yerini IP adreslerinin almasıdır. Bir IP adresi "142.98.254.2" gibi bir yapıya sahiptir. Noktalarla ayrılmış dört sayıdan oluşur ve her bir sayı 0'dan 255'e kadar değerler alabilir. En sağdaki sayı, bilgisayarın yerel ağdaki konumunu gösterirken, sola gidildikçe ağların dünya üzerindeki konumunu belirler. İnternet'te gönderilen IP (Internet Protocol) paketlerinin içinde gönderen ve alan bilgisayarların IP adresleri de yer alır.

Alan Adı Sunucusu (Domain Name Server-DNS): IP adresleri, İnternet'teki verilerin nereye ulaşması gerektiğini anlatmak için yeterlidir. Ancak, ne yazık ki sayılar, kelimeler kadar kolay akılda tutulamazlar. Bu nedenle kelimelerle ifade edilen alan adları (domain name) kullanılmaktadır. Alan adı sunucusu denen bilgisayarlar, alan adlarını IP adreslerine "tercüme" ederler. Bu sayede "144.122.1.1" adresini aklımızda tutmaktansa "www.odtu.edu.tr" adresini aklımızda tutmamız ilgili siteye erişmemiz için yeterli olur.

Veri İletimi

Bir web sayfasını ziyaret etmek istediğimizde, bunun bilgisayarımıza nasıl transfer edildiğini ele alalım. Yapmamız gereken ilk şey, web sitesinin adresini, İnternet tarayıcıya (Firefox, Internet Explorer vb) girmektir: "http://www.odtu.edu.tr". Sayfanın açılabilmesi için hangi adreste bulunduğunu öğrenmemiz gerekir. "odtu.edu.tr" alan adına karşılık gelen IP adresi, alan adı sunucusundan öğrenilir.

Bundan sonra İnternet tarayıcımızın web sunucusuna gönderilecek "Bana ana sayfanı gönder" mesajını, web sunucu programının (Apache vb) anlayabileceği bir dile çevirmek gerekir. Web sunucu programları ile İnternet tarayıcılarının anlaşabilmeleri için kullandıkları ortak dil, HTTP'dir. HTTP (Hyper Text Transfer Protocol), uygulama katmanındaki bir iletişim protokolüdür. Bu protokolde, "Bana ana sayfanı göster" cümlesi "GET /index.php" benzeri bir şekilde tercüme edilebilir.

Şimdi mesajı göndereceğimiz bilgisayarın adresini ve göndereceğimiz mesajı hazırladığımıza göre, geriye sadece bu mesajı yollamak kaldı. Ancak bu mesaj yollama işleminde, mesajın doğru bilgisayardaki doğru programa iletildiğinden, mesajın yolda bozunmadığından ve yerine kesin olarak ulaştığından emin olmamız gerekir. Bu ve buna benzer problemleri çözmek için belli bir düzen gerekidir. Bu düzen, farklı katmanlardaki iletişim protokolleri ile sağlanır. Şimdi bu protokoleri ve bulundukları katmanları açıklayalım.

Protokol katmanları

İnternet üzerinde veri iletimi, iç içe geçmiş pek çok protokol katmanı ile sağlanır. Her katman, veri iletişimi ile ilgili bir takım problemleri çözmeyi sağlar ve bir üst katman için veriyi organize eder. Temel olarak İnternet protokol takımında dört katman bulunur.
1.Uygulama katmanı

Bu katman, ağ üzerinden veri iletişimi yapan programların, işlevlerini gerçekleştirmek için kullandıkları protokolleri içerir ve uygulamaya göre çeşitlilik gösterir. Bir uygulamanın gönderdiği ve aldığı ham veri, en üst katman olan uygulama katmanında yer alır. HTTP, HTTPS, FTP, DNS, POP3, IMAP ve SMTP bu katmanda yer alan protokollere örnektir ve her biri farklı uygulamalar tarafından farklı amaçlar için kullanılır.
2.Taşıma katmanı

Taşıma katmanı, donanım altyapısıyla ve verinin hangi bilgisayara gönderileceğiyle ilgilenmeksizin, iki bilgisayar arasındaki veri akışını sağlayan katmandır. Akış ve bütünlük kontrolü gibi denetlemeler bu katmanda yapılır ve verinin hatasız olması sağlanır. Bu katmandaki protokoller, kendi içinde gerekli işlemleri yaptıktan sonra port numarası denen sayılardan verinin hangi programa ait olduğunu öğrenir ve ham veriyi ilgili uygulamaya iletir. Bu katmandaki protokoller bağantı temelli protokoller ve bağlantısız protokoller olmak üzere ikiye ayrılır. Bağlantı temelli protokollerden en önemlisi TCP, bağlantısız protokollerden en önemlisi de UDP'dir.

TCP-Transmission Control Protocol (Aktarım Denetim Protokolü): TCP, bağlantı temelli bir protokoldür. Veri transferi gerçekleşmeden önce iki bilgisayar arasında sanal bir bağlantı kurulmasını gerektirir. Temel işlevleri, verinin doğru sırada iletilmesini, hatalı ya da yerine ulaşmayan verilerin tekrar gönderilmesini, aynı verinin birden fazla gönderilmesi durumunda ayıklanmasını sağlamaktır. Kısaca verinin yerine doğru biçimde ulaştığını garanti eder.

UDP-User Datagram Protocol (Kullanıcı Veri Paketi Protokolü): UDP protokolünde iki bilgisayar arasında kalıcı bir bağlantı kurulmasına gerek yoktur. UDP, yalnızca alınan verinin hatasızlığını denetler. Ancak gönderilen verinin yerine ulaşıp ulaşmadığını ve paketlerin doğru sırada gittiğini garanti edemez. Bu protokolü kullanan uygulamalar, verinin yerine ulaşıp ulaşmadığını kendileri denetlemek zorundadır. Bunu uygulama protokolünde yapabilirler. UDP, genellikle anında ses ve görüntü iletimi gibi verinin zamanında yerine ulaşmasının önemli olduğu uygulamalarda ya da alan adı sorgusu gibi küçük verilerin transfer edildiği ve kalıcı bir bağlantı kurulmasının "masraflı" olduğu uygulamalarda kullanılır.
3.Ağ katmanı (IP-Internet Protocol)

Bu katmanda kullanılan en temel protokol, IP'dir (Internet Protocol). Günümüzde yaygın olarak bu protokolün dördüncü sürümü (IPv4) kullanılmakta olup, altıncı sürümü olan IPv6 yavaş yavaş bunun yerini alacaktır. Internet Protocol, IP adresi denen sayılar kullanarak gönderilen verinin hangi adresten hangi adrese iletildiğini kontrol eder ve verinin doğru yere gitmesini sağlar. Donanım altyapısından bağımsızdır.
4.Donanım katmanı

Fiziksel bir bağlantı üzerinden iletilen veri paketleri, bu katmandaki protokoller tarafından denetlenir. Bu protokoller, ağ kartlarının sürücü yazılımları ve çipler tarafından yürütülür. IP paketlerinin telefon kablosu, fiberoptik kablolar, uydu bağlantıları ve kablosuz ağlar gibi donanımlar üzerinden gönderilip alınması bu katman aracılığıyla sağlanır. Çevirmeli ağ bağlantıları (dial-up modemler aracılığıyla), PPP protokolü ile, ADSL ve kablo modem bağlantıları PPPoE protokolü ile yürütülür. Ethernet, Frame Relay, ATM gibi donanımsal protokoller bu katmanda yer alır.
Veri Paketlenmesi

Bir bilgisayardan diğerine iletilecek veri, protokol katmanlarından aşağı doğru inerken, sırayla ilgili protokoller tarafından paketlenir. Her protokol, bir üstteki protokolden gelen veriye bir başlık ekler. Daha ender olarak, bazı protokoller verinin sonuna bir dipnot da ekleyebilir. Buna göre veri, aşağıdaki şekle benzer bir biçimde paketlenmiş olur.

Bir web sayfasını açmaya çalıştığımızda gerçekleşen veri transferini örnek alalım. Web tarayıcı tarafından gösterilen HTML formatındaki sayfa içeriği, öncelikle HTTP tarafından paketlenir. Bu protokol, sayfayı gönderen sunucu ve gönderilen sayfa ile ilgili temel bilgilerin ve tarayıcıdan talep edilen işlevlerin yer aldığı bir başlık bilgisi ekler. Daha sonra bu paket, TCP'ye aktarılır. TCP, bu paketin başına port numarası, önceki ve sonraki paketlerin numarası, veri bütünlüğünü denetleyen bir kontrol kodu (checksum) gibi bilgiler ekler. TCP'nin paketlediği veri daha sonra da Internet Protocol(IP) tarafından bir başlık bilgisi eklenerek bir kez daha paketlenir. IP'nin eklediği başlıkta gönderen ve alanın IP adresleri, kontrol numarası, paket büyüklüğü ve kontrol kodu gibi bilgiler yer alır. Yeni oluşan paket son kez de donanım katmanındaki bir protokol tarafından (örn. ethernet) paketlenir ve aktarıma hazır hale gelir.


http://e-bergi.com/2007/Temmuz/Internet-Nasil-Calisir

27 Ocak 2008 Pazar

Authorware Proje (Örnek Ders Yazılımı)

Lise 1 ve ÖSS Hazırlık Öğrencileri için hazırlanmış bir proje. Projeyi indirmek için

http://rapidshare.com/files/87050094/Lise_Biyoloji.rar.html
Alternatif Link


Bu Proje Authorware 7 de hazırlandı. Ödev olarak kullanıldı. Proje hakkındaki yorum ve eleştirilerinizi yorum bölümüne bırakabilirsiniz.

26 Ocak 2008 Cumartesi

Word Biçim Boyacısı

Word biçim boyacısı genellikle gözden kaçırılan bir araçtır. Çoğu zaman anlaşıl masada çok avantaj sağlayan bir araçtır.

Biçim boyacısı belgenizdeki özel bölümlerden kopyaladığınız biçimi belgenin başka bir bölgesine birkaç tık ile kopyalamaya yarar.

Biçim boyacısını kullanmak için aşağıdaki adımları izleyiniz:

1. Belgenizde biçimini kullanmak istediğiniz bölümü seçiniz.
2. Biçim boyacısına tıklayınız. ( ) (Standart araç çubuğunda bulunan, boya fırçasına benzeyen bir araçtır.)
3. Biçimlendirmek istediğiniz bölümü seçin.

Word belgenizi biçimlendirecektir. Sonra biçim boyacısı pasif olur, eğer başka bir bölüm seçerseniz, Word o bölümü biçimlendirmeyecektir.

Word belgenizi biçimlendirecektir. Sonra biçim boyacısı pasif olur, eğer başka bir bölüm seçerseniz, Word o bölümü biçimlendirmeyecektir.

Eğer belgenizde birçok alanı biçimlendirmek istiyorsanız, biçimin kullanmak istediğiniz alanı seçtikten sonra biçim boyacısına çift tıklayın. Sonra nereyi biçimlendirmek istiyorsanız tek tek seçin. Biçimlendirdikten sonra, biçim boyacısına tekrar tıklayarak pasif hale getirin.

Çeviri:Kübra KÖSE

Yazının orjinalini görmek için tıklayınız.

Tam Kat

Soru: İki tamsayının ikincisininin, birincisinin tam katı olup olmadığına karar veren bir fonksiyon yazınız. Fonksiyon iki tamsayı argümanı almalı ve ikinci tamsayı birincinin tam katıysa 1(doğru) değilse 0 (yanlış) döndürmelidir. Bu fonksiyonu iki sayı girişi yapılan bir programda kullanınız.

Cevap:

#include<stdio.h>
#include<conio.h>

int tam_kat(int,int);

int main()
{
int a,b;
printf("Ikinci sayi Birinci sayinin tam kati mi?\n\n");
printf("Birinci sayiyi giriniz:");
scanf("%d",&a);
printf("Ikinci sayiyi giriniz:");
scanf("%d",&b);
if(tam_kat(a,b))
printf("%d, %d nin tam katidir",b,a);
else
printf("%d, %d nin tam kati degildir",b,a);
getch();
return 0;
}

int tam_kat(int sayi1,int sayi2)
{
if(sayi2%sayi1==0)
return 1;
else
return 0;
}

25 Ocak 2008 Cuma

Bilgisayarın Açılışına Kadar Geçen Aşamalar

Bilgisayarımızın açılış sürecini ve bu esnada meydana gelen değişiklikler

1)
Bilgisayarın açılışına kadar geçen aşamaları şöyle özetleyebiliriz:
2) Bilgisayarın düğmesine basıldıktan sonra gücün ayarlanması
3) BIOS'un POST işlemi ile donanımları hazırlayıp test etmesi
4) BIOS'un önyükleme yapılacak cihazı bulması ve MBR (Sabit diskinizin ilk 512 baytında MBR (Master Boot Record - Ana Önyükleme Kaydı) adı verilen veri bulunur.) kodunun çalıştırılması
5) MBR'nin aktif disk bölümünü bulması ve boot sektöründeki kodu çalıştırması
6) İşletim sistemi çekirdeğinin RAM'e yüklenmesi
7) İşletim sisteminin diğer bileşenlerinin ve bunun üzerindeki katmanların başlatılması
8) Bilgisayarın kullanıma hazır hale gelmesi

Tüm bu işlemler, bilgisayar mimarisi, çevre birimleri, önyükleyici program ve işletim sistemine göre çeşitlilik gösterebilir.

Alıntıdır.

Steve Jobs - Aç Kal Budala Kal (Alt Yazili)

Steve Jobs - Aç Kal Budala Kal (Alt Yazili)
Video sent by morketing

Sadece motivasyon için değil, düşünmek için de...

23 Ocak 2008 Çarşamba

Winamp'ın yeni sürümü çıktı!

Popüler media oynatıcısı Winamp'ın yeni sürümü çıktı!

İlk multimedia oynatıcılardan biri ve en popüleri olan Winamp'ın yeni sürümü çıktı. 5.52 versiyonu downloada sunulan oynatıcının yeni özellikleri şöyle:

- Tamamen yenilenen arayüz
- Çoklu aygıt desteği (iPod desteği eklenmiş)
- Akıllı arama özelliği
- MP3 Surround Ses desteği
- Winamp toolbar

Winamp'ın yeni versiyonunu indirmek için TIKLAYIN.

Alıntıdır.

12 Ocak 2008 Cumartesi

Ekran Koruyucu :))

Powerpoint Sunuları Word Belgerine Dönüştürmek



Videonun Türkçe Kopyası;

MS Powerpoint Sunularını Word Belgerine Dönüştürmek

Merhaba, Ben About.com Bilgisayar dan Don Schechter.

Bugün, size Microsoft Powerpoint sunularını Microsoft Word belgelerine nasıl dönüştürülür göstereceğim. Böylece, belgeyi düzenleyebilecek, yazıcıdan çıktısını alabilecek, patronunuzdan onay alabilecek ya da notlarınızı alabileceksiniz.

Powerpoint Destesini Dışa Vermek

İlk önce Powerpoint i açın ve Dosya -> a giderek dönüştürmek istediğiniz projenizi seçin, sunuyu açın. Sonra Dosya -> Gönder e gidin ve Microsoft Office Word u seçin.

Dışa Aktarım Sayfa Düzenini Seçmek

Word de sayfa düzenini seçmeniz için 5 farklı seçenek olan pencere açılacak. Sizin ihtiyacınıza uygun olanı seçin. Eğer konuşmacının notları varsa, dalgalı çizgiler olan sayfa düzenini seçerseniz, powerpoint sununuzdaki gizli metin kutuları bu çizgilerin olduğu yerde görünecektir.

Eğer slayt ve düz çizgiler olan sayfa düzenini seçerseniz, slaytınızda başka birisinin yorum yapması ya da not alması için boşluk bırakılmıştır. Yanlızca Anahat ı da seçebilirsiniz. Anahat, sadece slaytlarınızdaki bilgiyi görebilmek için olan kolay bir yoldur. Ben slaytların yanındaki boş satırları seçiyorum.

Powerpoint'ten Word'e Dönüştürmedeki Yapıştırma Seçenekleri

Pencerenin en altında iki tane yapıştırma yolu var. Belgenizi yukarıda seçtiğiniz şekilde oluşturabilirsiniz. Ya da Bağlantıyı yapışıtr ı seçebilirsiniz. Bu özellik eğer Powerpoint sununuzda değişiklik yaptıysanız Word de belgeyi bir daha ki ilk açmanızda Word de kayıtlı olan kısmı günceller. Eğer çok kez taslak yapmayı planlıyorsanız bu çok iyi bir özellik.

Tamam ı tıkladığınızda bitti. Sununuz Word de açılacak. Boş kısıma bir şeyler yazabilirim, belgeyi yazdırabilirim, kaydedebilirim ve email atabilirim.

İzlediğiniz için teşekkürler. Daha fazlasını öğrenmek için Web de Computing.About.com da bizi ziyaret edin...

Çeviri:Kübra KÖSE

10 Ocak 2008 Perşembe

MAC or PC




İngilizce Şarkı Sözleri;
I'm a right-clicka
(ben sağ tıklayıcı)
I'm an iBook flippa
(ben ibook kolcu)
Macs and PCs - no fight gets bigga
(Mac ler ve PC ler - savaşları büyümeyecek)
Surf Safari or browse in I.E.
(Safari ile surf yap ya da İnternet Explorer ile tara)
Better know what you rep(resent) - a Mac or PC!
(Dahası bu Mac ve PC yi simgeleyecek)

USB 1-2.0, son, you don't know
(USB 1-2, oğlum sen bilmezsin)
watch my data flow
(benim veri transferimi izle)
From MS-DOS command line prompts
(MS-DOS komut satırından yönlenerek)
Black backgrounds, no special sauce
(Siyah arkaplan, yok özel şımarıklık)
Well I've only been around since '84
(Güzel,84 den beri buralardayım)
But my ease of use has done so much more
(Ama benim kullanım kolaylığım çok daha fazla)
From a Plus to a Classic to a II GS
To a PowerPC, my OS is the best
So clickable, design is lickable
My aqua interface makes XP dispicable
Quick I pull the RAM stick out the slot
Then I swap it with generic
cause the port is hot

If you see life through an LCD
Betta know your brand is it a Mac-or-PC?

Take a look at Vista
(Vistaya bakalım)
enjoy the view
(görünümüyle eğlen)
I suggest Premium or the ultimate skew
(Premium ya da ultimate i öneriyorum.)
cop a Dell with a graphics card - super fast
(Super hızlı - Dell grafik kartla yakala)
turn the arrow on and lick the glass
(fare işaretçisi ile dolaş cam (görünümüne) tıkla)
Tiger's fast as hell
(Tiger lefaket gibi hızlı)
But Leopard's got the boom
(ama Leoapard bomba getirecek)
Time machine is mad mean
you're absurd - what's a zune?
Middle name: innovate
All features integrate
Now stay the hell out of my developers' conferences!
Nonsenses - I'm networking
You're not working
Stop staring at your built-in webcam
YouTube surfing
Ha! 1,000 views is pretty fresh
ComputerGal36 even says I'm the best

He is the best with his videos
And cuts them all on his Final Cut Pro

Mac, PC, and Me, At Last
(Mac, PC, ve Ben, Sonunda)

When I run IT'S A iPOD!
(koştuğumda IPOD!)
Talk IT'S AN iPHONE!
(Konuş IPHONE la)
Stuff I gotta have no matter what
It's an iLOAN!
I want an Intel, plus CS3,
(İntel istiyorum, artı CS3)
but for now I'm streamin keynotes in bed
Listenin to Steve
Uh! Compatibility
Everybody fits with me
All the applications wanna get with my virility
At any time
Yo, it might go off
And you can ride it
Til it's Micro-Soft
Huh! Pay attention
I got a new invention
Steal your next idea
At the MacWorld Convention
But guess what
You'll always be behind
Cuz Mac is a state of mind

Türkçe çeviriyi yakında ekleyeceğim...

Splitter Nedir?



İnternetle telefonu aynı anda kullanabilmek için, ses ile veri arasında bir filtre görevi yapan cihazdır.

Eğer mevcut ADSL hattınız üzerinden aynı zamanda telefon görüşme yapmak istiyorsanız splitter almalısınız.

Splitter ADSL hattınız üzerinde internet bağlantısında kesinti yaratmadan telefon konusmanıza imkan sağlar. Splitter olmaması modeminizin çalışmasına engel yaratmaz.

Splitter'ın kullanılmasındaki amaç; telefon görüşmesi sırasında olabilecek parazitleri gidermek ve internet data hızının etkilenmemesini sağlamaktır.

Alıntıdır.




Ağ kartı ( Network Interface Card, NIC), bilgisayarın ağa bağlanıp veri alışverişinde, iletişimde bulunabilmesini sağlayan elektronik devredir.


Her ağ kartının üretimden itibaren kendine ait farklı bir tanımlama numarası olduğundan, ağ üzerindeki diğer ağ kartlarından ayırtedilebilir. Bu tanımlama numarasına MAC (Media Access Control) adresi de denir.Ethernet kartı, network (ağ) sistemlerinde kullanılan, bilgisayarla ağ arasında iletişimi sağlayan ağ arabirim kartıdır (Network Interface Card). Masaüstü bilgisayarlarda bir genişleme yuvasına takılan, diz üstü bilgisayarlarda bir PC Card (PCMCI) soketine takılan (ya da yeni nesil diz üstü bilgisayarlarlar üzerinde entegre bulunan) yahut bir paralel port aracılığıyla bağlanan karttır. Ethernet kartı gönderilecek verileri alır, paketlere böler, varış yerine iletir ve paketleri gerçek veri veya dosya yapısına geri çevirir. Yol boyunca kart üzerindeki yazılım, bilginin doğruluğunu garantilemek üzere iletim boyunca veri kaybının olup olmadığını anlayabilmek için hata kontrolü yapar. Ethernet ilk olarak 1970'li yıllarda DEC, Intel and Xerox tarafından geliştirildi ve DIX Ethernet olarak isimlendirilmiştir.

http://tr.wikipedia.org

7 Ocak 2008 Pazartesi

Matris Toplamı

#include<stdio.h>
#include<conio.h>
#define boyut 10
int main()
{
int a[boyut][boyut],b[boyut][boyut],c[boyut][boyut];
int i,j,satir,sutun;
printf("\t\tMATRIS TOPLAMI\n\n");
printf("Toplamak istediginiz matris boyutlarini giriniz:\n");
printf("satir=");
scanf("%d",&satir);
printf("sutun=");
scanf("%d",&sutun);
printf("Matrisleri giriniz:\n");
for(i=0;i<satir;i++){
for(j=0;j<sutun;j++){
printf("a[%d][%d]=",i,j);
scanf("%d",&a[i][j]);
}
}
printf("\n");
for(i=0;i<satir;i++){
for(j=0;j<sutun;j++){
printf("b[%d][%d]=",i,j);
scanf("%d",&b[i][j]);
}
}
for(i=0;i<satir;i++){
for(j=0;j<sutun;j++){
c[i][j]=a[i][j]+b[i][j];
}
}
printf("C matrisi asagidaki gibidir;\n\n");
for(i=0;i<satir;i++){
for(j=0;j<sutun;j++){
printf("%d ",c[i][j]);
}
printf("\n");
}
getch();
return 0;
}

Matris Çarpımı

//iki matrisin carpimi
#include<stdio.h>
#include<conio.h>
int main()
{
int a[100][100], b[100][100],c[100][100];
int i,j,k,x=0,m,n,p;
clrscr();
printf("Matris boyutlarini giriniz:\n");
printf("A[m][n] icin m de§erini giriniz :");
scanf("%d",&m);
printf("A[m][n] ve B[n][p] icin n degerini giriniz:");
scanf("%d",&n);
printf("B[n][p] icin p degerini giriniz :");
scanf("%d",&p);
printf("Matrisleri giriniz:\n");

//a matrisi giriliyor...


for(i=0;i<m;i++){
for(j=0;j<n;j++){
printf("A[%d][%d]=",i,j);
scanf("%d",&a[i][j]);
}
}

//b matrisi giriliyor...


for(j=0;j<n;j++){
for(k=0;k<p;k++){
printf("B[%d][%d]=",j,k);
scanf("%d",&b[j][k]);
}
}

// c matrisi 0 lanıyor...


for(i=0;i<m;i++){
for(k=0;k<p;k++){
c[i][k]=0;
}
}
printf("\n%d*%d boyutundaki C matrisi hesaplaniyor...\n",m,p);
for(i=0;i<m;i++){
for(j=0;j<n;j++){
for(k=0;k<p;k++){
x=a[i][j]*b[j][k];
c[i][k]+=x;
}
}
}
printf("\nC matrisi asagidaki gibidir:\n");
for(i=0;i<m;i++){
for(k=0;k<p;k++){
printf("%d ",c[i][k]);
}
printf("\n");
}
printf("\n\nKubra KOSE");
getch();
return 0;
}

4 Ocak 2008 Cuma

WAV (Waveform Audio Format) Nedir?

IBM ve Microsoft'un küçük ses kayıtlarını herhangi bir bilgisayarda çalmak için geliştirdiği ses dosyası formatıdır. Yaygın olan formatlar arasında en basitlerinden biridir. Windows 3.1'den bu yana Windows ortamında ses dosyalarının ana formatı olarak kulanılmaktadır. WAV (.wav)
uzantısıyla tanımlanır. Öncelikle kişisel bilgisayarlarda kullanılmasına rağmen , internetteki küçük müzik dosyaları için de yaygın olarak
kullanılmaktadır. Macintosh tarafından da geçerli ve kullanılabilir bir araç olarak kabuk edilmektedir.
Yapısı çok basittir. Mp3 ve diğer sıkıştırılmış formatların aksine WAV'lar sadece sayısallaştırılmış seslerdir. Çok yer kaplarlar, ancak basittirler ve herhangi bir bilgisayarda bile kaliteli ses verebilirler.
WAV üç kısmdan oluşur. Bunlardan birincisi dosyayı WAV olarak
adlandıran kısımdır. Ikinci kısım değişkenlerin nitelendirildiği kısımdır. (örn:örnek hız). Uçüncü kısımdaysa asıl bilgi yani müzik parçası depolanır.

Alıntıdır.

NTVMSNBC Teknoloji Haberleri

Vikipedi'de Arama Yapın!!!

Powered By Blogger

Biraz da Müzik!!!

Hava Durumu

Fenerbahçe Haberler